Yazarın kendisini yazması doğru değil. Zaten kendimi
yazmayacağım. Siz okurlarıma hesap vereceğim. Bugün mahkeme günü.
Soruşturma savcısı iddianamesini yazmış benim de; “Naylon
Darbe”, “12. Gün” ve “Ankara’da
ine girme manzaraları” başlıklı 3 yazımı almıştı. Bu
yazıları yazarak, FETÖ’ye yardımcı ve faydalı olduğumu iddia
ediyor. 7 yıldan 15 yıla kadar hapsimi istiyor.
İnsan irkiliyor.
Ve gülesi geliyor.
İrkilmek ile gülmek duygularının, bir insanın ruh dünyasında aynı
anda bir araya gelebilmesi zor görülür.
Gülüyorum bir yandan!
Çünkü Fetullah Gülen Cemaatinin FETÖ’leşmeden önceki sinsi
döneminde onun gazetelerinde yazı yazmış, özel toplantılarına,
yurtdışı gezilerine, Pensilvanya’ya gitmiş, ona övgüler döktürmüş,
cemaatin yargıya, polise, siyasete sızdırdığı savcılar ve polisler
ile gazetecilik dışı ilişkiler kurumuş olanlar mahkemelerde savunma
yaptılar. Dediler ki; “Devletin göremediği ihtimali ben de
göremedim. Fetullah’ın dini düşünce, hoş görü ve eğitim
hizmetlerinin şiddete dönüşüp darbeye kalkışacağını Cumhurbaşkanı,
Başbakan, Genelkurmay Başkanı bile göremedi, ben nasıl
görebilseydim?”
Evet!
Onlar böyle dedi.
Ben ne diyeceğim.
★★★
Sayın Mahkeme Başkanı ve Sayın Üyeler, “Fetullah’ın FETÖ’ye
dönüşeceğini Devlet görmedi, ben nasıl görebilseydim?” mi
diyeceğim.
Asla diyemem.
Yalan olur.
Çünkü görmüşüm.
44 yıl boyunca 9 ayrı gazetede çalışmışım. Son 25 yıl boyunca
gittiğim her gazetede “Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliğini
dini teokratik bir yapıya dönüştürmek için hile ve desise, yalan ve
iftira dahil her şeyi yapıyorlar” diye durmamış yazmışım,
haber, kanıt, belge örnekleri sunup, okurla paylaşmış, uyarmışım.
Milliyet, Sabah, Vatan, SÖZCÜ gazetelerinde bu konuda yazdığım
100’e yakın yazıyı bugün Mahkeme Heyeti üyelerine de sunacağım.
“Sayın Hakimler,
Devlet görmedi.
Ben gördüm.
İşte yazdığım 100 yazı”
İnsanın gülesi geliyor!