Unutulup gitmek üzereydi. Siz tanıksınız: Ben de unutulmasın diye bu köşede sık sık yazdım. Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi genel başkanının eniştesi, dünürü, kardeşi ve oğlunun MAN Adası dolarları gerçek mi, dekontlar hakiki mi, uydurma mı?
Herkes merak ediyordu.
Dekontlar savcıya verildi.
İnceleyecek.
İnceletecek.
Gerçeği bulacaktı.
2 ayı geçti.
Geç oldu.
Nihayet haber geldi.
Cumhuriyet Gazetesi Ankara muhabiri, Alican Uludağ, “savcılığın belgeleri incelediğini ve bir sonuca vardığını” yazdı. İngiltere’nin Man Adası’nda “2 demet maydanozu ancak alabilecek bir sermaye” ile kurulan şirketten Cumhurbaşkanı’nın eniştesi, dünürü, kardeşi ve oğlunun hesaplarına toplam 15 milyon dolar gönderildiğini Anakara Cumhuriyet Savcılığı bizzat tespit etti.
Giden dolarlar yok.
Gelen dolarlar var.
Memlekete döviz gelmiş.
Yani dolarlar gerçek.
Dekontlar ise hakiki.
Alıcılar ise hayattalar.
Dünür.
Enişte.
Kardeş.
Oğul.
Man Adası’ndaki şirketin Halk Bankası Galata Şubesi hesabından 15 milyon dolar, enişte, dünür, kardeş, oğulun Türkiye’deki banka hesaplarına gönderilmiş.
* * *
Savcılık!
Benden bu kadar dedi.
Takipsizlik kararı verdi.
Bu aile boyu 15 milyon dolar yurtdışında nasıl kazanıldı? Bu kazancın vergisi ödendi mi? Ödendiyse nerede ödendi? Enişte, dünür, kardeş ve oğul MAN Adası’nda şirket kurmayı hangi ticari amaç gözeterek kurdular? 15 milyon doların kazanılması sırasında bir “kara para aklama” girişimi oldu mu? Vergi kaçırma teşebbüsü yaşandı mı?
Savcılık araştırmış.
“Kara para aklama yok” sonucuna varmış. Fakat bu para nasıl kazanıldı? Vergisi ödendi mi? Ödenmeyip vergi muafiyetlerinden, vergi aflarından faydalanma mı oldu? Savcılık, “bunlar savcının işi değil” dedi.
O işe vergi dairesi bakar.