Her şey kendi içinde karşıtını (zıddını) taşıyor. Çirkinin içinden güzel. Kötünün içinden iyi. Gerilemenin içinden ilerleme. Krizin içinden çözüm çıkıyor. Tek adamların esiri haline getirilmiş toplumlar, mutlaka bir gün “despot güdümlü yapıyı devirip, gerçek demokratik düzeni” kuruyorlar.
Önünde, sonunda!
Diyalektik gelişme.
Kötü olan gidiyor.
İyi olan geliyor.
Zıtların birliği işliyor.
Benim gözlemlerime, duyduklarım ve söylenenlere göre sokakta, çarşıda, pazarda, kahvede, ev toplantısında, arkadaşlar meclisinde insanlar “Birlik Olmayı” konuşmaya başladılar. İster CHP’li, ister HDP’li, ister İYİ Parti, ister Saadet Partisi’ne, ister Türkiye Komünist Partisi (TKP)’ne oy vermeyi gönlünde taşıyor olsun insanlar; parti liderlerinin söylediklerinden bağımsız olarak “cumhur ittifakına” karşı tabanda birleştiler. Düzenin partileri AKP ile MHP’nin dünyada başka bir ülkede örneği olmayan son seçim kanunu ile “tepeden kurdukları oyunu” CHP’li, HDP’li, İYİ Partili, Saadet Partili ve diğer muhalefet partililer; ” tabanda birleşerek bozma” yolunu kendiliğinden buldular,
Gözü olan görür.
Tavandan ittifak betonuna!
Tabandan karşı balyoz!
Diyalektik gelişme işledi.
* * *
İşte tam zamanı!
Meclis’i halka taşımalı!
Son çıkarılan seçim kanunu ile “Meclis’i tek başına cumhurbaşkanının kontrolüne” teslim etmek isteyen düzen sahiplerine; aslında “gerçek ve güçlü bir Meclis’in nasıl işleyeceğini” meydanlarda, sokaklarda, kahvelerde, mahallerde, sitelerde gösterme zamanı.
Örnek mi istiyorsunuz?
Örnek vereyim.
Şu sırada iktidar, ülkeyi içine düşürdüğü ekonomik krizden kurtarmak için yine bildiğini yapıyor. 16 yıldır denediği “devlet malını sat paraya çevir miras yediliği” üzerinden şeker fabrikaları ve 81 milyon nüfuslu şeker pazarı özele ve özel üzerinden de yabancıya...