Allah’ın dili, Allah’ın gözü, Allah’ın sesi gibi görüntü
veriyordu. Öbürleri de öyle yapıyordu. Hep böyle başlıyorlardı.
Sonunda kediciklere, elmacık kemiği çıkık yanaklı, bal dudaklı
kızlar ile lacivert takım giyimli zengin aile oğlanlarına kadar
gelindi. Şirketler. Yalılar. Köşkler. Servetler. Paralar. Eli, kolu
her yere uzanıyordu. Dün Meclis Kitaplığı’nın sitesi karartıldı.
Kütüphanede kitapları varmış.
Utandılar sanırım.
Site karardı.
Hocam!
Hocam!
Adnan Hocam!
Üstat Harun Yahya!
Din ayağı vardı.
Çete ayağı vardı.
Polis ayağı vardı.
Siyaset ayağı da vardı.
Dört ayaklı olmasaydı, damdan dama atlayarak 30 yıl boyunca
kutsallığın altında bu kadar melaneti gizleyemezdi. Onu “FETÖ’cü
yargıç ve savcılar korudu, bu yüzden bu kadar pisliği, rezilliği,
utanmazlığı, ahlaksızlığı kutsallığın altında gizledi”
diyorlar.
Yine dönüyoruz başa.
Fetullah’ı kim korudu?
* * *
Dini cemaat kurucusu kutsallığın arkasına
gizlenmesine “siyasi ayak” yardımcı
olup, korumasaydı bu melanet yapı, 30 yıl itibar görmezdi.
Bütüne bakmak gerekir.
Önceki 15 yıl korundu.
Son 15 yılda da kollandı.
Kitabı takip et, siyasi ayağı bulursun. Kediciklerin Adnan Hoca’sı,
Meclis Kitaplığı’nın Harun Yahyası’nın kitap adı altında
yazdıklarını eser yerine koyup Meclis Kütüphanesi’ne sokanlarla bu
kitapları son 15 yıl orada tutanlar birlikte
“siyasi ayağı” oluşturdular.
Çeteyi korudular.