14 yıl önce Dünya Bankası'ndan kalkıp gelmiş Kemal Derviş'in “yangın söndürme programını” hazır bulmuşlar, adını “dini bütün helal pazar ekonomisi” diye değiştirmişlerdi. Ailenin dededen- babadan kalma gümüşlerini tezgaha çıkardılar. Devletin çok kâr eden telefon şirketi başta olmak üzere değerli ne kadar varlığı varsa önce yandaş yerli işadamına satıldı. Onlar da yabancıya devrettiler. Büyük avanta vurdular. İktidar partisine de payını verdiler. Havuzlar kuruldu. Özelleştirmeydi adı. Yabancılaştırma oldu. Sat sat ye, yedir! Bir damla damlat. Fakirin de oyunu kap! Gümüşler satıldı. Yemeye yetmedi. İmtiyazlara sıra geldi. Köprü imtiyazı. Havalimanı imtiyazı. Elektrik dağıtım imtiyazı. Liman imtiyazı. İmtiyaz satışı, Hazine garantisi ile dış borç bulup, içeride pahalı yatırımlar yapmak üzerine “davul devletin boynunda tokmak havuzcu yandaş şirketin elinde” affedersiniz bir “piç model” peydahlandı. Yine döviz geldi. İşler çok tıkırında gitti. 14 yıl bitti. Tıkırında günler bitti. Bir de baktık. Memleket batmış!