Bir zamanlar “rüyalarına girecek kadar“ yanında, yakınında,
davasında, partisinde, tarafında bulunmuş.
Birlikte yürümüş yolları.
O zaman işadamıymış.
Şimdi yazar olmuş.
Köşesi var.
14 yıl öncesini dün köşesinde şöyle anlattı:
“Ben o zamanlar iş gereği çok seyahat ediyordum. Şirketin alışveriş
merkezleri ve restoranlarına AKP’nin önemli isimlerinin tamamına
yakını sık sık uğrardı. Biz de ülkedeki gelişmeleri sıcağı sıcağına
onlardan öğrenirdik. Gece yarısı yine bir seyahatten dönmüştüm,
yorgun argın uyuduğumda rüyamda tüm televizyonlarda son dakika
olarak Recep Tayyip Erdoğan’a suikast düzenlendiği haberleri
ile irkildim ve bir daha uyuyamadım. Erkenden şirkete gitmek için
yola çıkarken ‘telefon edip, mutlaka güvenlik önlemlerini
artırmalarını söyleyeyim’ diye düşündüm. İş yoğunluğu içerisinde
konuyu unuttum. Telefonda bir gazetecinin sorularına cevap
vermeye çalıştığım bir anda, müdürlerden biri telaşla başka bir
telefonu uzatarak, ‘Recep Tayyip Erdoğan sizi arıyor’ dedi. ‘30
dakikadır sana ulaşmaya çalışıyoruz ne bu yoğunluk’ diye
takıldıktan sonra, ‘ben de sizi arayacaktım zaten’ dedim. Kendisine
gördüğüm rüyayı anlattığımda yanımda Ertuğrul Yalçınbayır ve İrfan
Gündüz var, ‘rüyan hayırlara vesiledir’ diyorlar dedikten sonra,
‘Biz Allah’a inanıyor ve güveniyoruz, en büyük koruyucumuz O’dur,
bizi güvenlik değil ancak Allah korur. O ne derse o olur’ diye de
rahatlık vermişti…“ (Nurullah Öztürk, Zaman Gazetesi 6 Şubat
2016)