Bakan “Welcome” diye çağırdı,
Cumhurbaşkanı, “Go Home” diyerek
kovdu.
Biri görev veriyor.
Diğeri sepetliyor.
Öbür 15 bakan, onların yardımcıları, Hazine ve Maliye’nin en tepe
koltuklarında oturmuş deneyimli bürokratlar, Merkez Bankası
Başkanı, işadamları, kamu ve özel sektör banka genel müdürleri,
elçiler, büyükelçiler, büyük müteahhitler, valiler, DEİK, TÜİK,
TOBB, TİM, MÜSİAD, TÜSİAD gibi büyük harf kuruluşları, parti
teşkilatının önde gelenleri hepsi Bakan Berat Albayrak’a
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sesi olarak bakıyorlardı. Bakan
konuşunca Cumhurbaşkanı konuşuyor gibi algılıyor, genç
bakan “bir tedbir alınmasını” isteyince
Cumhurbaşkanı istiyor diye düşünüyor, dediğini iki
etmiyorlardı.
Haliyle!
Bakan güçlüydü.
“Krizden kurtulmak için hazırlanan yerli ve milli programa
fikirsel katkı yapsın diye görevlendirdiği” Amerikan
şirketini köpek kovalar gibi kovalamakla aslında Bakan’ın karizması
çizildi.
Şimdi kim inanır?
Kim dinler Bakan’ı? ★★★ İslam’da da var.
“Meşveret” diyorlar.
Fikir almak.
Danışmak.
Danışırsın sonra “sen kendin nasıl uygun
bulursan” onu yaparsın. Cumhurbaşkanı, kendi öz
damadı Bakan’ın “Hoş geldiniz” diyerek
çağırdığı Amerikalı şirketi, “bunlardan fikri danışmanlık
bile almayın” diyerek yollayınca; parti içinde ya da
dışında Bakan Albayrak’ın ayağını kaydırmak isteyenlere gün
doğdu.
Planı, Bakan hazırlamıştı.
Adı YEP konulmuştu.
İşte o Amerikalı şirket, bizzat Bakan’ın yön vermesiyle yazılan bu
yerli ve milli plana fikirsel destek versin diye
çağrılmıştı.
Şimdi ağızlar torba değil.
Tayyip Bey tutmuyor!
Diyecekler.
Tutsaydı bunu yapmazdı.
Bakan’ın seçimini kovmazdı.
Diye ekleyecekler.
Bir zamanlar Başbakan yapılmış Davutoğlu’nun başına gelen şimdi
Hazine ve Maliye Bakanı’nın başın...