İzinden döndüm.
Rüzgar gibi geçti.
Nerede kalmıştık.
Neo klasik kalkınma, epistemolojik enflasyon, dinsiz ve imansız israf, süfli şatafat ve soysuz harcama, örtülü ve örtüsüz ödenek, adalet, devlet, ordu, polis, meclis, üniversiteler, basın, bürokrasi, din, diyanet, eğitim, öğretim, tarım, sanayi, hizmetler, partili milletvekili olmuşlardan üniversitelere rektör yapılması, milliyetçiliğin ne zaman ateşleneceği, İslamcılığın ne zaman kışkırtılacağı, kendini patlatmamış terörist kızın üzerinden yalan uydurup, onu CHP’nin teröristi diye “yuttur-gitsine” getirme, yozlaşma, çürüme, rüşvet bataklığı içinde kıvranan niteliksiz sıçramanın gelip duvara dayanması, dolar nereye kadar gidecek, faiz nereye inecek, batmış şirketlerin kurtarılması için kaç milyar liralık destek fonu kurulacak, hepsi tek bir kişinin ağzından çıkacak emre bakar duruma getirilmişti.
“Erzurumlular… ”
Susmayın demiştik.