Henüz sıcak. Anlaşılamadı. Gerçek nedeni yeni yılın ortalarına
doğru, bir ABD ya da İngiliz gazetesine sızdırılacak bir haberle
dünyaya duyurulur. Türkiye, Rus uçağını düşürerek; 100 yıl önce
Türk devrimci Mustafa Kemal ile Rus sosyalist devrimci İlyiç
Lenin’in başlattığı ve sonra gelenlerin de iğneyle kuyu kazar gibi
bin bir özenle bina ettiği “Türkler ile Ruslar savaşmadan da komşu
kalabilirler” dostluğunu bitirdi.
Berlin duvarı yıkıldı.
Dünya tek kutup oldu.
Rus uçağı düşürüldü.
Dünya yeniden 2 kutup oldu.
Rusya-Çin bir kutup.
ABD -AB diğer kutup.
Dehşet dengesi yine kuruldu. Rus uçağını düşürme dolduruşuna
getirilerek Türkiye yeniden ABD kutbunun arka bahçesinde bekçi ülke
kalmaya itildi. Tarih, “Mustafa Kemal ile İlyiç Lenin emperyalizmin
oyununu bozdular“ diye yazdı. Aynı tarih, “Türkiye’nin İslamcıları
emperyalizmin maşası oldular” diye yazacaktır.
İzleyip göreceğiz.
Nükleer güç sahibi iki kutbun (ABD ile Rusya) alt yapısını kurduğu
ilk “dehşet dengesi” 40 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı
sonrasında gelmişti. Savaşın galipleri ABD Başkanı Roosevelt, Rus
lideri Stalin, İngiliz Başbakanı Churchill, aralarında gizlice
anlaşarak dünyayı paylaşmışlardı.
Churchill şunları yazdı:
“Başkan Roosevelt ile yaptığımız “alan anlaşmasını” cebime
indirdikten sonra Moskova’ya Stalin’i görmeye (Lenin 15 yıl önce
ölmüştü) gittim. Zaman uygundu. Bunun için “Balkanlar’daki
sorunlarımızı çözelim” dedim. “Sizin (Rus) ordularınız Bulgaristan
ve Romanya’da. Bizim de bu ülkelerde çıkarlarımız, misyonlarımız,
ajanlarımız var. Küçük yollara sapıp, yan önerilerle işi
uzatmayalım. Yalnız Britanya (İngiltere) ile Rusya söz konusu
olduğuna göre siz Romanya’da yüzde 90, biz Yunanistan’da yüzde 90
oranında kuvvet bulundursak, Yugoslavya için de yüzde 50- yüzde 50
desek, ne düşünürdünüz acaba? Bu sözlerim Stalin’e tercüme
edilirken ben de bir kâğıt parçasına şunları yazdım: