Başbakan Binali Yıldırım, ağzından bal damlattı. İşadamlarına,
holdinglere, bankalara, büyük sermayeye teşvikler, paketler,
destekler sundu. İşçilere, memurlara, esnaflara, emeklilere ise
”işler yaza düzelir, paniklemeyin” umudu fırlattı. Aklıma Nasrettin
Hoca'nın, “yazı beklerken nisan ayında nalları diken eşeği”
geldi.
Oysa Hoca, umutluydu.
Astığı astık, kestiği kestik padişah aksak Timur'u çevresi
dolduruşa getirmiş, Akşehir'de ağzı öpülesi bir Hoca var; “eşeklere
en iyi o bakar, Alimallah okutur, adam eder, bir yıla kalmaz
Hoca'nın baktığı eşekler insan gibi konuşmaya ve her isteğe “evet”
demeye başlar” diye aklını çelmişler. Timur, işin alayında bir
eşeğin tutar yularını, getirir Nasrettin Hoca'nın eline verir: “Eti
senin, kemiği benim Hocam, okut, korkut, adam et bunu!” der. Hoca
biçare ne yapsın; ele, güne karşı yüzünü kızartmamak için, deriden
bir kitap yaptırır, kitabın yaprakları arasına avuç dolusu arpa
doldurur; sonra yaprak yaprak açıp yedirir arpaları. Sabah bir,
akşam iki derken, hayvan değil mi, alışır buna; gayrı diliyle açıp
dudaklarıyla alarak, dişleriyle öğütmeye başlar, arpa bulamayınca
da basar nağrayı!
Hoca umutlanır!
Mühür gözlüm!
Çabuk söktü okumayı!
* * *
Hoca'daki şansa bak!
Ekonomik kriz patlar.
Arpa tükenir.
Yonca stokları erir.
Buğday ambarlarının dibi görünür. Ülkenin ödeme gücü biter.
Hanlarda hancı, yollarda yolcu perişan. Dağlarda eşkıya azgın.
Yahudi, Rum, Arap tüccar mal getirmez olur. Kış kıyamet. Nasrettin
Hoca, her gün eşeğin önüne koyduğu deri kaplı kitabın yaprakları
arasındaki arpayı azaltır; bir yandan da sesine kadife yumuşaklığı
yükleyip; “aman benim mühür gözlüm, Padişahım Timur'un hediyesi
kıymetlim, sakın ola açlıktan ölmeyesin. Senin için 10 dönüm
arpa-yonca-korunga ektim. Kış geçecek, yaz gelecek, çayır çimen
bitecek bol bol yonca yiyecek günler göreceksin…” dermiş.
Her gün arpa azalıyor.
Hocanın yalvarışı artıyor.
Aman mühür gözlüm!
Panikleme! Yazı bekle!
Eşek ise alışmış, arıyor.
Basıyor nağrayı, anırtıyı.
Beş gün, 10 gün, 20 gün nihayet mart ayı da geçip nisan ayına
dönüldüğünde; mühür gözlü açlıktan zayıflayıp bir deri bir kemik
bakışlarının feri silinmiş nalları dikmiş. Hoca çaresiz; “tam
açlığa alıştırmıştım, ömrü yetmedi, senin eşek yazı beklemedi” diye
Timur'a “fillerinin ayakları altında ezilmeye hazırım” haberi
yollamış.