Haberine “Karargah Rahatsız” başlığı koyan Hürriyet Gazetesi'ni
yayınlayanlara “Çok çirkin… Terbiyesizlik… Seviyesizlik…”
diye yüklendiler. Gazete yönetimi korktu. Genel yayın müdürü
uzaklaştırılıp bir köşeye kondu. Özgür duran, egemene boyun eğmeyen
gazetecilik “Vespa marka bisikletten düşmüşten beter” hale geldi.
Ben bugünkü yazıma “Saray rahatsız” başlığını koyacağım.
Gazeteciler bilir.
Haber başlıkları genelde 2 tipe ayrılır. 1- Düz başlık. 2- Mesajı
olan başlık.
Düz başlık koftur.
Okuru çekmez.
Haberin özünü gizler.
Mesajı olan başlık ise en yeni olanı, bilinmeyeni, duyulmayanı,
gizlenmek isteneni anlatan başlıktır. Sorgulayan başlık tipi
budur.
Okur bu tür başlığı sever.
* * *
Hürriyet, haberinde 2 başlık türünü de kullanmıştı.
Birinci sayfadan düz başlığı “7 Soruya 7 Cevap” diye koymuş,
orta sayfaya ise “Karargah rahatsız” başlığını çekmişti. Haberin
özünü anlatan da bu başlıktı. 7 soruya 7 cevap içinde en yeni olan
Genelkurmay'ın “Kadın subaylara türbanı serbest bırakırken bizim
fikrimizi sormadılar” diyen sözleriydi.
Gazeteci duyulmayanı bulmuş.
Haberine başlık yapmıştı.
Doğrusunu yapmıştı.
Birinci sayfadaki başlığı atanı “haberi öldürmüşsün” diye
azarlayıp, orta sayfadaki başlığı atana ise “haberin özünü
yakalamışsın, bravo sana…” diye ikramiye vermek gerekir.
Haberin özü:
Türban kararının ordunun içine bir dini hiyerarşi (alt-üst
ilişkisi) koyacağını, türbandan sonra çember sakal, tespih, tarikat
üyeliği serbestliği gelebileceğini ve bunun da; tarikat üyesi
subayın generale emir vermesi sonucunu getireceğini söylemek
isteyen Genelkurmay'ın kendisi olmuş. Gazeteci söyleneni duyuruyor.
Cumhurbaşkanı ise “rahatsızlığı söyleyeni” yanına oturtup, birlikte
fotoğraf çektiriyor “rahatsızlığı duyuranı” ise azarlıyor,
korkutuyor.
* * *