Hz. İsa kendi dini olan “Museviliğin” o yıllarda çürüyen
yanlarını değiştirmek için yola çıktığında hedefi yeni bir din yani
Hristiyanlığı kurmak değildi. Yine de “Ben Dünya’yı yakmaya geldim”
diye bağırmıştı.
Taraftar buldu.
Mecaz anlamda yakma söylemi “olumlu” da “olumsuz” da
olabilir.
Partiler listelerini açıkladı.
Çoğunlukla yenilenme var.
Eskiler gidiyor.
Yeniler geliyor.
Erkek ağırlığı gidiyor.
Kadın vekiller geliyor.
Yorgun yaşlılar gidiyor.
Dinç gençler geliyor.
Listelerin görünüşte umut verici bu tablosundan; yine ağza bakan ve
lidere uydu olmuş, kimliksiz, kişiliksiz, küçük hesapçı,
çıkar peşinde koşan bir Meclis de çıkabilir. Üç aylık yüksek
maaşları peşin alan ve cömert imkanlarla beslenen yeni oluşacak
Meclis, Ankara’nın “lacivert elbise kokulu sayın vekilim
kostümü” içinde Türkiye’yi yakmaya devam edebilir.