Dar gelirliye ve yoksula “Harun olacağım” diye
gelmişti, partisi, parti yandaşları, hısım, akraba, dünür, enişte,
oğullar, vekilleri, bürokratları hepsi “Karun”
oldular. Şimdi kalkıp 16 yıl öncesinde sayıp sıraladıkları gibi
“fakir-fukara- garip gureba…” sözüne
sarılamazlar.
Sorulur:
16 yıldır başımızdasın.
Fakirler fakirlikleriyle kaldı.
Garipler kaderlerine çakıldı.
16 yıldır kime yedirdiyseniz, gidin onlar size oy versin derler.
2002’den sonra gelen ilk seçimlerde “sadaka
paketleri” açılıyordu. Makarna, kömür, bulgur, bir teneke
ay çiçek yağı, yarım torba un… Sen bana oyunu ver, ben sana gıda
paketi…
Oylar sadakayla çoğalıyordu. * * * Bu baskın seçimlerde bir oyun
bile önemi büyük. İktidarı yitirirlerse hesaba çekilebilirler. Her
yol denenecek; yine devletin tüm imkanları bu seçimde de
“eşitlik ilkesine aykırı olarak” kullanılacak;
“sadaka verme geleneği” güncellenip
“avanta sunma geleneğine” dönülecek. Daha önceleri
de seçim dönemlerinde “onlar ne veriyorsa ben 5 lira fazla
vereceğim” diyen politikacı türüne tanık olmuştuk ama bu kadarı
görülmemişti:
Sen bana oyunu ver.
Ben sana af vereyim.
Trafik cezanı sileyim.
Sen bana oyunu ver.
Ben sana barış vereyim.
İmar cezanı
kazıyayım.
Sen bana oyunu ver.
Ben sana kıyak vereyim.
Vergi borcunu
kolaylayayım.
Sen bana oyunu ver.
Ben sana son meyveni vereyim.
Yaşlı aylığını
yükselteyim.
Sen bana oyunu ver.
Ben sana “intihal” vereyim.
İntihal,
fikir ve buluş hırsızlığı demek. CHP’li Kemal’in geçen
seçimde