“Adalet Yürüyüşü”nün arkasından “Adalet Kurultayı” da heyecan,
hareket, birliktelik yarattı. Türkiye adalete susamış! Bir lokma
adalet arıyor. İktidar partisinin ise isminde
“Adalet” ve “Kalkınma” var fakat “Adalet ile
Kalkınma”yı unuttu.
Adaletin başı kesildi.
Cesedi AK kefene sarıldı.
Seçkin dikkat isterim: Konuşurken, “Adalet ve Kalkınma
Partisi” demiyorlar. “AK Parti” diyorlar. Partinin
adındaki “Adalet” parti mezarlığına gömüldü. Partinin
adındaki “Kalkınma” ise yandaş zengin yaratmaya ve
yolsuzluğa dönüştü. Geriye her gün, her saat başı 20 yandaş TV
ekranından parlatılan kuru kuruya “AK” kaldı. AK olmak da
zaten Bülent Ecevit’in buluşuydu ve Tayyip Erdoğan, 16
yıl önce, Ecevit’in buluşunu, çaktırmadan alıp, başarıyla taklit
etmişti.
AK Günler söylemi.
AK güvercin uçurması.
AK Günler Bildirgesi.
Ecevit’in halkın kalbine dokunmak için bulduğu ve “TÜSİAD’çı
para babalarını kızdıran Karaoğlan” siyasi sembollerdi.
Atatürk ile İnönü’den sonra ilk kez sosyal demokratları iktidara
Ecevit taşımıştı. Ecevit’in “toprak işleyenin su
kullananın” diyerek fakirden, fukaradan yana olduğunu belli
eden söylemini de Tayyip Erdoğan, partisini ilk kurduğunda
“garip-gureba- fakir fukara” diye taklit ederek güncelleştirmişti
fakat bugün kendisi “MÜSİAD’çı para babalarının alkışladığı
Reis” oldu.
* * *
16 yıl sonra:
Ne adalet kaldı.
Ne kalkınma.
Ne garip.
Ne gureba.
Taklit buraya kadar!
16 yıl önce adalet arayıcı Tayyip Erdoğan, “Ben Türkiye’nin
zencisiyim” diyordu, 16 yıl sonra Saray sahibi “AK
Zenci” durumuna geldi. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun halka
benzemek için atletle çektirdiği fotoğrafa bakıp, kırmızı görmüş
İspanyol boğası gibi öfkeleniyor. Adalet arayıcı lider ise şimdi
Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Sıra geldi.
Kalkınma Kurultayı’na!
“Yeni bir fonlama modeli” diyerek ve aslında yabancı parasına
ve dış borçlanmaya vidalı, Türkiye’nin geleceğini ipotek ederek,
eldeki bütün devlet malını-mülkünü önce özelleştirip sonra
yabancılaştırarak (yabancıya satarak) ve köprülere geçiş garantisi,
hastanelere hasta garantisi, oto yollara kâr garantisi,
rüzgar, güneş, kömür, doğal gaz, nükleer santralleri kuran
yerli ve yabancı sermayeye yüksek kar etme garantisi vererek; yani
davul halkın boynunda tokmak yabancı sermaye ile işbirliği içindeki
yandaş yerli yeni zenginin elinde modeliyle son 16 yılda yaratılan
kalkınmanın da sonuna gelindi. Türkiye’de yeni yandaş zengin
azınlık ile onun dışında bırakılan mutsuz çoğunluk arasındaki
uçurum korkunç büyüdü. Üniversitelerin bu yıl kontenjanları dolmadı
çünkü gençler “üniversiteyi bitirince işsiz
kaldıklarını” görür oldular.
İşsiz gençler.
Anneleri.
Babaları.
Böyle kalkınmaya!
Lanet okur oldular