Bizim gazete 10 sütun üzerinden tam sayfa büyük haber yaptı. Gözler görsün, kulaklar işitsin, vicdanlar uyansın istedi. Gazetemizin yazarları Emin Çölaşan, Murat Muratoğlu, Emin Özgönül’ün daha önce yazdıkları yazıları da “belge olsun” diye tekrar yayınladı.
Soygun büyüktü.
Milli şirket soyulmuştu.
Soyguna Türkiye’nin bankalarından alınan çok yüksek miktarda kredi de alet edilmişti. Bu para da son tahlilde Türk halkının bankaya yatırdığı milli tasarrufuydu. Milli tasarruf da çaldırılmıştı.
En korkunç kör!
Görmek istemeyendir.
En korkunç sağır!
Duymak istemeyendir.
En vicdansız!
Vicdanı uyanmayandır.
Türk Telekom, en korkunç körlük, en korkunç sağırlık ve en büyük vicdansızlık kara örtüsünün altına alınmıştı.
* * *
Milli ve yerli şirketin yüzde 55 hissesi 2005 yılında; bu iktidar döneminde 6.5 milyar dolara Lübnanlı Hariri Ailesi’ne satılmıştı. Satışın adı özelleştirmeydi. Lübnanlı Aile, bu parayı dışardan getirip Türk devletine ödemesi gerekirken, Türk bankalarından 4.7 milyar dolar yüklü kredi istedi. Kredi verildi. Lübnanlı, Türk’ün parasıyla Türk Telekom’u aldı. Türk Telekom’un arsaları, binaları, stokları, tahsil edilmemiş alacakları vardı. Lübnanlı, arsaları, binaları, stokları, ne var, yok sattı, ödenmeyen faturaları tahsil etti, telefon hizmetlerinin fiyatlarını artırdı, alt yapıyı ise geliştirmeden öyle bıraktı. Yıl sonlarında kâr payı dağıtım kararlarıyla kazandığını (Türk bankalarından aldığı kredi dahil) yurtdışına götürdü. Götürdüğünün 6 milyar doların çok üstünde olduğu hesabı yapılıyor. 9 yılın sonunda; “Bankalardan çektiğim 4.7 milyar dolar krediyi ödeyemiyorum” deyip hisseleri bıraktı çekip gitti.
Istakozun içi yenilmiş.
Kabuğu bırakılmıştı.
Devlet şirketi soyuldu.
Türk Telekom’dan hisse senedi alıp ortak olan küçük yatırımcının da hakkı sömürüldü.
* * *
Bütün bunlar olurken; şirketin kötü niyetli yönetilmesini önlesin, soygun varsa d...