Kumkapı, Yenikapı, Samatya, tarih kokulu semtler. Güngörmüş,
devir kapatmış, dönem açmış velisi çok, delisi de çok mahalleler,
tarihi camiler, eski kiliseler, yok olmuş Langa bostanlarının
üzerine yapılmış fakirce apartmanlar, arsaları dükkan olmuş
medreseler, yıkılmayı bekleyen tek tük kalmış konaklar. Bu üç semt;
İstanbul Boğaziçi'nin bitiminden başlayıp Marmara kıyısınca
Yeşilköy'e doğru yan yana dizilidirler. Gerçekler, Kumkapı,
Yenikapı, Samatya kahvelerine taştı: Fetullahçılar (FETÖ) bitti,
bitiyor. Yerine Menzilciler (MEZÖ) geliyor.
TV yalanları öğürtü verdi.
İzlemeyi bıraktı insanlar.
Kahveler, gerçeği konuşuyor.
Kendi konuşup, kendi işitiyor.
Gidin kahvelere.
Bir çay söyleyin.
Hem çay için.
Hem dinleyin: Dün “Muhterem Hocaefendi…” diyerek eğilen ağızlar,
bugün “muhterem bilmem ne efendi… “ diyerek yeni geleni
parlatıyor.
* * *
Kahveler, “kazıma spatulası” adını takmışlar. FETÖ'nün gidişini,
bitişini, kazınışını hızlandırmak için halktan toplanan vergiler,
“kazıma spatulası” oldu diyorlar.
Dün halkın parası:
FETÖ'ye parselleniyordu.
Bugün halkın parası:
FETÖ'yü kazımaya akıyor.
MEZÖ'ye macun oluyor.
Maarif Vakfı'na Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinden, yani
halktan toplanan vergilerden, 90 milyon TL kaynak aktarıldı.