İsimlerin üstünü kapattım. Ne olmuş, ona baktım. İsimler önemli değil, başa gelenler düşündürücü.
Dikkatinize sunuyorum:
Vali yardımcılığına atandı.
FETÖ’cü soruşturması açıldı.
Yardımcılıktan alındı.
Kaymakam diye atandı.
FETÖ’cüdür ihbarı geldi.
Soruşturma açıldı.
Kaymakamlıktan alındı.
Belediyeye kayyum atandı.
FETÖ’cüdür diye ihbar edildi.
Kayyumluktan atıldı.
Jandarma Komutanlığı’na atandı.
FETÖ’cüdür diye ihbar edildi.
FETÖ’den tutuklandı.
En çarpıcı örnek de şu: Genelkurmay Başkanı’na danışman atandı. FETÖ’cü soruşturması üzerine gözaltına alındı.
* * *
İsimler önemli değil dedim çünkü “belediye başkanlığına kayyum, kasabaya kaymakam, kente vali yardımcısı, Jandarmaya komutan, Genelkurmay Başkanı’na danışman” çok kilit devlet görevleridir. Bu insanların bu kilit görevlere atanabilmeleri için mutlaka MİT’in ya da kim ilgiliyse o kurumun “çok ciddi güvenlik ve güvenilir kişi araştırmasından” geçmiş olmaları gerekir.
Geçmeden mi atandılar?
Böyle ise vay başımıza!
Böyle değil de “FETÖ’cüdür ihbarıyla” görevlerinden atılıyorlarsa ve haklarında davalar açılıyorsa ört ki ölelim. Son “üniversite cinayetinde” de ortaya çıktı: FETÖ’cü ihbarıyla profesörler, doçentler kürsülerinden atılmışlar, bazıları hapse konulmuş fakat onlara “FETÖ’cü yaftası yapıştıran” kişi için “bunun akli dengesi yerinde değil, iftira savuruyor” uyarılarına ne YÖK ne de üniversitenin rektörü kılını oynatmış!
* * *
Bilirsiniz. Tatbikatlarda “harp oyunu” yapılır. Tüfeklere mermi yerine boyalı (genellikle kırmızı) çekirdek konur. Harp oyunu başlar. Kırmızı...