Seçim sonuçlarının netleştiği saatlerde, kendisini kutlamaya
gelmiş coşku yüklü derya kalabalıklara seslenirken; “Ortada
bir zafer yoktur, ben sefer görev emrini aldım” dedi.
Bir strateji ustası gibi konuştu.
Sözler verdim.
Tutacağım.
Görevim bu!
Demek istedi.
Ben Sultanahmet’te oturuyorum. Dün yine sabah saat 7’de evden
çıktım. Abdurrahman Şami Türbesi’nin ve Topkapı Sarayı’nın giriş
kapısını kesen sokaklar tertemiz süpürülmüştü. Ayasofya’nın, Hürrem
Sultan Hamamı’nın, Sultanahmet Camii ve Sultan Ahmet Türbesi’nin
baktığı büyük meydan pırıl pırıldı. Çok özenle temizlenmişti.
Ben “görmek istediğimi mi görüyorum” diye
kendimi çimdikleyen düşünceyle Nuruosmaniye Caddesi’ne kadar
yürüdüm. Neredeyse 6-7 yıldır bu caddeyi süpüren çöpçü Kemal ile
Hafız Musafa Börekçisi’nin önünde karşılaştım, el sıkıştık,
“Yukarıdan sıkı emir mi var, her taraf pırıl pırıl…” diye takıldım,
“Yok abi… Her zaman ki işimizi yaptık…” dedi.