Türkiye'nin hedefi vardı.
1 kişiye esir olmaz.
1 egoya kanmaz.
1 boş kibre uymaz.
Dünyadan kopmaz.
İçine kapanmaz.
Ne oldu bu hedef?
Türkiye nereye gidiyor?
Amerika ilişkileri.
Patinaj yaptı.
PYD askerini sala bindirdiler.
Fırat'ın batısına geçirdiler.
Rusya ilişkileri.
O da patinaja saplandı.
Şam'da namaz kılacaktık.
Burnumuzu çıkaramıyoruz.
Üçüncü patinaj da geldi.
Almanya dostluğu alev aldı.
Hemen çoğu Avrupa Birliği üyesi 19 ülkenin parlamentosundan
“soykırım kararı” zaten çıkmıştı. Bunların içinde; “20. Yüzyılın
son soykırımı” diyen Papa bile vardı. Almanya bugüne kadar bekledi;
tarihin, belgelerin, aklın, vicdanın, derin dostluğun, en önde
gelen ekonomik ve sosyal birlikteliğin kabul etmeyeceği kararı
sonunda o da meclisinden geçirdi.
Bu Almanya!
Türkiye'yi AB'ye alacaktı.
Vizesiz günler hazırlıyordu.
Türkiye'nin başına taş indirdi.
Ne oldu?
* * *
Ders al dertli başım.
Hikaye bu!
Adamın biri evinde huzur içinde uyuyormuş. Gaipten bir ses duymuş.
O gaipten ses: Yatma, uyuma, tehlikedesin, evin çökecek demiş.
Adam uyanmış.
Sesi ciddiye almamış.
Geri uyumuş.
Tatlı uykudayken büyük bir çatırtı ile uyanmış. Bakmış evin
çatısını ayakta tutan ortadaki kiriş bel vermiş esniyor. Adam bir
direk bulmuş, bel veren kirişe destek yapmış. Uyumuş.
Bir çatırtı daha.
Uyanmış.
Yan duvar çöküyor.
Mutfaktaki masanın muşamba örtüsünü çöken duvara kaplamış, yatmış
uyumuş.
Bir sel suyu sesi.