Tanrı Mehmetçiği korusun. Türk Ordusu'nun tankları, mayınları
temizlenmiş 160 dönümlük alandan Suriye'ye girdi. Türk Ordusu,
ülkemizin toprak bütünlüğünü korumak ve sınır güvenliğini sağlamak
için bu askeri operasyonu yapmaya mecbur bırakıldı. Bir yandan
IŞİD'i (köktendinci terörist Araplar) sınırdan süpürecek, diğer
yandan YPG ile PYD'yi (ABD, AB ve İsrail'in desteğiyle Büyük
Kürdistan kurmaya gönül koymuş Kürtler) süpürülen alana
yerleşmesinler diye sınırdan itekleyecek. Emperyalizmin “böl ve
yönet” taktiği yine çalıştı. Araplar Türkleri vuruyor,
Türkler Arapları süpürüyor. Kürtler Türkleri vuruyor. Türkler
Kürtleri itekliyor. Kürtler ile Araplar, hem Türkleri vuruyor, hem
birbirlerini vuruyorlar. Bu vuruşma içinde Türk Ordusu'na ilk 2'si
vatan için diğer 2'si de ABD ve AB için olmak üzere 4 görev birden
yüklendi.
1- Süpürme.
2- İtekleme.
3- Çizme olma.
4- Bekçi durma.
Türk Ordusu, bu 4 görevi başarabilmek için Suriye topraklarında,
mecburen, yavaş yavaş önce 1 kolordu sonra 2 kolordu seviyesine
çıkarılacak. Sınırımıza bitişik; 100 km genişlik ve 40 km
derinlikte toplam; 400- 450 kilometre karelik alan kontrol altına
alınacak. Başbakan ile Cumhurbaşkanı bu alana; “DEAŞ'dan (IŞİD'den)
temizlenmiş alan” diyorlar. ABD ile AB de “IŞİD' den temizlenmiş
alan için Türkiye'nin yanındayız, destekçisiyiz, müttefikiyiz…”
diye arka sıvazlıyorlar.
* * *
Hayret!
Bu ne samimiyet!
2008 yılında Türk Ordusu, PKK'nın belini tamamen kırmak ve onu
yuvalandığı Kandil'den söküp atmak için Kuzey Irak'a bir askeri
harekat düzenledi. Operasyonun adı “Güneş” idi. Kara
birlikleri, savaş uçakları desteğinde Irak sınırından içeriye 25-30
kilometre girdi. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a yabancı
gazeteciler; “TSK Irak'dan ne zaman çıkacak?” diye sorduklarında;
“görevimizi (yani PKK'nın Kandil'den sökülüp atılmasını) ne zaman
tamamlarsak, o zaman” cevabını vermişti.