Enişte, dünür, kardeş, oğul uzaklardaki bir “kirli
para yıkama adasına” 15 milyon doları gönderdiler mi?
Bu parayı nereden, nasıl kazandılar? Hangi ticaretin altından
başarıyla kalktılar; enişte olmayan, dünür olmayan, ağabey olmayan
ve oğul olmayan vatandaşlardan farklı olarak hangi işi daha
yaratıcı, daha becerikli, daha bilgili, daha çalışkan, daha
ahlaklı, daha yasal yaptılar da bu paraları kazandılar?
Enişte, dünür!
Kardeş, oğul!
Bir de akraba var!
Eşit şartlarda çalıştılar.
Türkiye’de kazandılar.
Yurt dışına gönderdiler.
Hayır!
Tersi oldu.
Yurt dışında kazandılar.
Türkiye’ye getirdiler.
Hangisi doğru?
Dünür, enişte, kardeş, oğul ve bir de akraba; bu paraları
kazanırken kudret, kuvvet, iktidar, tek imza sahibi “beyefendinin”
gizli açık desteğini, onunla aynı hısım olmanın torpilini,
kollamasını hiç mi görmediler?
Ülkenize bir iyilik yapın.
Belgeler gerçek mi?
Yoksa sahte mi?
Ortaya çıkartın.
* * *
Biri, öbürüne “alçak” diyor. Öbürü “kim alçak” diye lafı geri
iade ediyor. Şeref, fazilet ayağa düştü. Onurlar çiğneniyor.
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ayrı ayrı koldan; “gerçeğin ve
sadece çıplak gerçeğin” ortaya çıkmasını
istediklerini bize göstersinler.
Belgeler gerçekse:
Erdoğan yalancı.
Fazilet cinayeti işliyor.
Belgeler sahteyse:
Kılıçdaroğlu cellat.
İtibar cinayeti işliyor.
Belgeler doğruysa; ülkemizi yalancı bir cumhurbaşkanı ve parti
başkanı “tek imza” ile yönetiyor diyebileceğiz. Belgeler sahteyse;
ülkemizin ana muhalefet partisine “belge, dekont, swift okumasını
bile beceremeyen bir vergi müfettişi” liderlik ediyor, istemeyiz bu
çapsızlığı ve rezil siyaset kurnazlığını diyebileceğiz.
Altın fırsat geldi.
Belgeler anahtar oldu.
Enişte, dünür, kardeş, oğul, bir de akraba; 15 milyon doları ayrı
ayrı kirli para yıkama hamamı adanın aynı adlı şirketine (Bellway:
Kilise Çanı) gönderdiler mi, yoksa kilise çanından yurt içine 15
milyon dolar mı getirdiler?