Çırpınan, kıvranan insanlarla dolu kareler: Yakınlarını yitirmişler, acı içinde ağlıyorlar. Allah onlara sabır versin. Üniversitede bir akademisyen, ruhsatlı tabancasıyla 4 akademisyenin canına kıydı.
Hayatımı mahvettiler.
Pişman değilim diyor.
Kendisine şifreli (kripto) yani gizli FETÖ’cü denilmesini kaldıramamış. Ama kendisi de üniversite içinde hemen herkesi “gizli FETÖcü” diye ihbar etmiş. Belli ki, paranoyası var. Akli dengesi yerinde değil. Cinayetin işlendiği Osmangazi Üniversitesi, “tıp fakültesi” ağırlıklı bir eğitim kurumudur. Bu üniversitenin ruh doktoru (psikiyatri) hocaları, paranoyası olan birinin cinayete kalkışmasını bilimsel yolla açıklayacaklardır. Paranoyak, kendini çok büyük bir tehlike içinde görür. Tehlikeden kurtulmak için bizzat kendisi ölümcül tehlike olur, saldırır, öldürür.
Sadece bize özgü değil.
Paranoyak her ülkede var.
* * *
Var ama paranoyak kişinin, öldüren haline gelmesi her ülkenin güncel şartlarından besleniyor. Türkiye’nin şu anda içinde yaşadığı “her önüne gelene çok kolayca FETÖ’cü damgası vurulması” Osmangazi Üniversitesi’ndeki akli dengesi bozuk akademisyeni “sapıtma noktasına” getirmiş olabilir.
Kendisi ihbarcı olmuş.
Herkese FETÖ’cü diyor.
“Sen de kriptosun” denilince.
Sapıtıyor.
Attığı çamur, geri dönmüş.
Kendisine yapışmış.
Tabancasına davranıyor.
Bu olayı serin kanlılıkla ve temiz vicdanla analiz etmeliyiz. Etmek zorundayız. Türkiye’de öyle bir ortam yaratıldı ki, “Temizle, temizle FETÖ bitmiyor” ortamına geldik, saplandık.
Acaba!
FETÖ’cülük mü bitmiyor?
Çamur atma mı bitmiyor?