ABD füzeleri Suriye'de hava üssünü bombaladı. Bizim Cumhurbaşkanı hemen “Hazırız, üzerimize düşeni yaparız” diye Trump'a selamı çaktı.
Partili gençler gibi:
Vur de vuralım.
Öl de ölelim.
Bu Amerikan ipine sarılma; 6 yıl önce edilen “Şam'da namaz kılacağız” sözünün madara çıkmasını telafi edecek bir “itibar kurtarma fırsatı” yarattı, Türk Cumhurbaşkanı bunun için ABD'li Trump'a “vur de vuralım…” haykırışı gönderiyor.
Fotoğrafa bakın:
İsrail'in hanım Dışişleri Bakan Yardımcısı'nın yanında iki kişi daha var, kadehlere kırmızı şarap koymuşlar, “kutlama” yapıyorlar.
Neyi kutluyorlar?
Doğum günü mü?
Hayır!
“Kimyasal gazlardan Suriyeli çocuklar ve siviller ölmüş, ABD Tomahawk füzeleri de Suriye hava üssünü vurmuş” onu kutluyorlar.
İsrailli hanım deli mi?
Sarin gazı kutlanır mı?
Yoksa depoya sarin gazını İsrail ajanları mı koydu ve Suriye uçakları, orada gaz olduğunu bilmeden mi vurdu?
* * *
Bir başka fotoğraf:
Ona da çok iyi bakın.
ABD'nin BM temsilcisi hanım, iki elinde Suriye'de sarin gazı sonucu hayatını yitirmiş iki bebeğin fotoğraflarını, BM Güvenlik konseyi delegelerine gösteriyor ve “Rusya için daha kaç çocuğun ölmesi gerektiğini” soruyor.
Sarin (boğucu gaz) depodaydı.
Depo vuruldu.
26 çocuk öldü.
Bu doğru.
Sarin gazını o depoya yoksa CIA ajanları mı koydu? Suriye Devlet Başkanı Esad, bir cani, bir kanlı diktatör, kendi halkına kıyıcı bir tiran olabilir fakat en güçlü olduğu ve tüm gelişmelerin lehine döndüğü sırada ve ayrıca klasik silahlarla öldürebileceği kadar rejim karşıtı insan öldürebildiği bir dönemde, dünya önünde ve insanlık huzurunda kendini zor duruma düşürecek “kimyasal silahı” niçin kullansın…