Siz de örselenmiş bir dikkatle izlediniz. Başbakan, “Fırat
Kalkanı” açıklamasını özel bir önem vererek yapmadı. Bir TV
kanalında “evet çıkarsa Türkiye'yi uçuracakları…” türünden
masallar anlatırken yaptı.
3 kelime
1 cümle:
“Fırat Kalkanı bitti…”
Üstün körü, yarım yamalak (yalap şalap) açıklama ile geçiştirdi.
Oysa; “Suriye'ye zırhlı birlikler, tanklar, en iyi eğitilmiş
askerlerimizi gönderdik. Askerlerimiz büyük kahramanlıklar
gösterdiler, ABD Ordusu'nun bile karadan asker sokmadığı o kanlı
topraklarda hedeflerine yürüdüler. Her türlü takdirin üstünde
savaştılar. 71 şehit, 300'den fazla gazi verdik, büyük askeri
harcama yükünü üstlendik, karşılığında ne elde ettik” bunu
anlatması gerekirdi.
Başbakan anlatmadı.
Sadece “bitti” dedi
Cumhurbaşkanı suskun.
Her konuda konuşuyor.
“Tek laf” etmiyor.
Bakan ise ağzında fermuar!
Menbiç'i bombalarız.
Rakka' yı alırız demişti.
Özetlersem:
Yalap!
Şalap!
El Bab!
* * *
Sormayacak mıyız?
Sorgulamayacak mıyız?
Ne elde ettik?
ABD Genelkurmay Başkanı ile Rus Genelkurmay Başkanı, ortalarına
Türk Genelkurmay Başkanı'nı oturtup, dünyaya “2 küresel güç
(ABD-Rusya) ve ortamızda 1 bölgesel güç (Türkiye)” fotoğrafı
verdikten sonra Türk Ordusu, niçin ansızın geri çekildi.?
TSK, El Bab'da diyorlar.
O zaman soralım:
El Bab'da kaç askerimiz var?
Kaç tankımız orada?
El Bab'ı kim koruyor?
Gece kim nöbet tutuyor?
El Bab'ın yöneticisi kim?
El Bab'da kimin sözü geçiyor?
ABD'nin mi? Rusya'nın mı?
Türkiye'nin mi? Suriye'nin mi?
Fırat Kalkanı başlamadan önce El Bab'ın nüfus yapısı neydi; kaç
Arap, kaç Kürt, kaç Türkmen vardı, Fırat Kalkanı'ndan sonra
kaç Arap, kaç Kürt, kaç Türkmen kaldı?
El Bab'ın bugünü ne?