Sayın Yargıcımız, birinci mektubuma cevap yazmadınız. Umudum odur ki, hazırlıyor; herkes gerçeği anlasın diye kelimeleri tartarak biçerek seçiyorsunuz, bu yüzden cevap gecikiyordur. Söyleyecekleriniz; yürekli bir çıkış olacak.
Tekrar yazayım.
Gündüz geceye muhtaç.
Bitki, suya ışığa muhtaç.
Türkiye adalete muhtaç.
İmamoğlu davasının bekletilmesi, davanın ilk yargıcı olan sizin tehdit edilmeniz, Samsun’a sürülmeniz, sizin yerinize geçen yargıcın verdiği kararla; İmamoğlu’nun “muhtar bile olamaz” durumuna düşürülmesi… Ve adaletin bir darbe balyozu gibi kullanılarak İstanbul Belediye yönetiminin 3 yıl önce seçilmiş bir genç politikacıdan alınarak yeniden 20 yıllık iktidar partisine verilebilmesinin ortaya çıkması… Bunlar kötülük zihniyetinin ülkemize yapışıp kaldığını anlatan belgeler, kanıtlar, göstergeler değilse nedir?