Türk lirası çok yavaş değer kazanıyor. Çok hızlı değer
yitiriyor. Ben şahsen doların inişine seviniyordum. 1 dolar: 5 lira
50 kuruşa kadar indi. Ama iki ayda indi. İnişin bedeli ağır oldu.
Mikrofon açık kaldı. İktidarın yanında durmuş Merkez Bankası
Başkanı’nın başı gitti. Kamu işçileri ücretlerine artış
bekliyorlardı. Mikrofon açık kaldı. İktidarın yanında durmuş
Türk-İş Başkanı’nın da başı gitti. Bir mikrofon daha açık kaldı,
NTV’nin 19 yıl 7 aydır iktidar yanında durmuş çok tecrübeli
sunucusu yılların birikim sahibi Oğuz Haksever’in de başı gitti.
Oğuz Haksever’in hiçbir suçu yoktu, Yassıada’yı betonlaştıran
iktidarın israfçı, hesapsız harcayıcı, her doğa harikası arsaya
saray görünümlü bina konduran müsrif tavrıydı. TV sunucusu Oğuz,
mikrofonunun açık kaldığının farkında olmadan “Neresi yaslı ada be…
Canına okumuşsun…” diye gerçek duygularını kendi kendine dışa
vurmuştu.
Duygu ifade etmek riskli.
İşinden olursun.
Çok işsiz var, çok.
Her 100 çalışana karşılık 15 işsizi olan dünyanın en berbat
ekonomisine sahip ülkeyiz.
Atarlar işten!
Alırlar işsizleri!
Sıfırlanırsın!
İşçi sınıfı korkar.
Sendika ağaları rahatlar.
★★★
Mikrofonların açık kalma ve başların gitmesi ile doların inip
çıkması arasında doğrudan bir ekonomik bağ kuşkusuz yoktur ama
dolaylı olarak vardır.
Gece uyuyormuşuz!
Liramız hepten göçmüş!
Biz altın uykumuzdayken Asya piyasalarında 1 dolar 6 lira 47 kuruşa
kadar fırlamış ve Allah yüzümüze baktığı için olsa gerek; biz
uyandığımızda piyasalar 5 lira 80 kuruştan açılmış.
Çin, ABD ile…
Rusya, Amerika ile…
İngiltere, Fransa ile…
Bilek güreşine girişiyor.
Hırpalanan bizim lira oluyor.
Bunun bir kök sebebi olmalı.
★★★
O kök sebebin neden olduğu durumumuzu anlamak için olsa gerek
yedek akçeler için “kefen parası” tarifi
yapılmıştı ve Merkez Bankası yedek akçeleri de bütçeye yama
olmuştu. Bütçe açığı yine de yaklaşık 80 milyar gibi yüksek bir
açığa demir koydu. Kamu işçilerinden sonra milyonlarca memur
da; “Müzakere… Müzakere…Müzakere…” diye
samimi duygularıyla çağrı yapıp, boş cüzdanlarını yere atarak
ve “Boş kaldı cüzdanlar… Taşlaşmasın
vicdanlar…” diye bağırarak 81 kentte sokaklara indi.
Onlar da maaşlarını, enflasyonun aşındırmasından kurtaracak zam
istiyorlar. Alabilecekler mi? Ben yeni bir mikrofon kazası
bekliyorum. Çünkü fiyat ayarlaması adı altında gelen yüksek
vergilere
(son bir yılda: Elektriğe: Yüzde 35. Doğalgaza: Yüzde 37.
Akaryakıta: Yüzde 25. Tekel ürünlerine: Yüzde 60 zam geldi) rağmen
bütçe açığı kapanmıyor.
★★★