Onlar ne diyor? Onlar ne düşünüyor? Onlar ne hissediyor? Onlar ne bekliyor? Onlar neden kızıyor? Yeni bir devrana ve taze bir döneme geçilecekse “onları da anlamak” gerekirdi. Mühürsüz zarflar çalınmasaydı. İçlerine “evet basılmış pusulalar koyulup” sandığa atılmasaydı, muhtemelen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı verilen “Saddam- Kaddafi- Esad- Stalin-Hitler-Humeyni- Suudi Kralı-Katar Emiri karması” yeni döneme “hayır diyenlerin” sayısı daha fazla çıkacaktı. Onlar: Ülkenin yarısı. Hile yapıldığına inanıyor. Milli irade pusuya düşürüldü. Onlar bu pusuya kızıyor. “Hayır” demiş 24 milyon oy sahibini; “sandıkta hile, hurda, pusu, sahtekarlık ve yalan olmadığına” ikna etmeye bile ihtiyaç duymadılar. Hiç oralı olmadılar. 24 milyonun “arını satmış açıklamalara” inanmasını istediler. Yeni devran! Şaibeyle başladı. * * * Bu devranda atılacak ilk adım partili Cumhurbaşkanı'na Meclis'te geniş güzel bir oda hazırlamak ve milletvekili koltuklarını yenileme olacakmış. Partiler Kanunu değil. Seçim Kanunu da değil. Önce oda hazırlama. Ve koltuk yenileme! Partiler Kanunu değişse; milletvekilleri Meclis'te “kaldır parmak-indir parmak” lider kuklası olmaktan çıkartılıp, halktan aldıkları oyların ağırlığına göre yeri geldiğinde “lidere de, cumhurbaşkanına da, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine de sorgulama yapabilecek ve partili cumhurbaşkanı yönetim biçimine karşı bir kontrol ve denetim sağlayabilecek” halkın temsilcileri durumuna getirilse ya… Önce koltuklar yenileniyor. Niçin?