Erken seçim, baskın, seçim, panik seçim. Bu tespitlerin hepsi
doğru fakat demokrasiden yanaysan seçimden kaçamazsın. Hiçbir parti
seçimden kaçmıyor. CHP ise kendine Cumhurbaşkanı adayı arıyor.
Ben görüşümü yazayım:
CHP için tek aday var.
O, “Yürüyen Kemal”dir.
Dicle gibi yürümüştü.
Fırat, Seyhan, Ceyhan, Kızılırmak gibi yatağında akmış, Ergene gibi
bendini aşarak, Sakarya gibi ayağa kalkarak; yolu üzerindeki bütün
derelerden, köylerden kentlerden beslenip, coşkun seller gibi her
kavşakta ikiye, dörde, sekize katlanarak, geometrik diziyle
çoğalarak yürümüştü. Ankara’dan yola çıkıp İstanbul Maltepe’ye
vardığında; Edirne de “adalet” istiyor, Van da
“adalet” istiyor, Adana da
“adalet” istiyor, Sinop da
“adalet” istiyor, Kastamonu da
“adalet” istiyor, Konya da
“adalet” istiyor ve özetle bütün Türkiye “adalet”
istiyoruz diye ayağa kalkmıştı.
Aylardan yine hazirandı.
Yürüyen Kemal!
Türkiye’ye umut olmuştu.
Yine haziran!
Haziran’da seçim var. * * * Kemal Kılıçdaroğlu, adım adım, yürüye
yürüye, pişe pişe, seçimlere gire gire, girdiği her seçimi kaybede
ede bugün iktidar partisi AKP’nin tek adamı Erdoğan’ın karşısına
CHP adına çıkması gereken en güçlü aday oldu.
İktidara vicdan azabı.
Her konuda onları rahatsız ediyor. Man adası dolarlarını bile
açıklayamadılar. Kılıçdaroğlu adaylığını koyarsa kaybeder diyenler
var. Böyle kör korku olmaz. Dizi filmde oynayacak aktör arar gibi,
şöyle olsun, böyle olsun diyerek 5-6 isim yazılıp sıralanıyor.
CHP’nin Genel Başkanı, “Türkiye’ye başkan olması için başka
birini seçecek” öyle mi?
Öneriye bak!
Otur ağla!
Başkasını seçen Başkan!
Tayyip Erdoğan da kendinden önce Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı
diye seçmişti ve sonunda biz Çankaya’da cumhurbaşkanı gibi bir
cumhurbaşkanı değil “Tayyip’in noterini”