İnternet sözlüklerinde “yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu” diye tanımlanan “meşru” kelimesini, D.Mehmet Doğan’ın “Büyük Türkçe Sözlük”ü şöyle açıklıyor: Meşru: Şeriata uygun, şer’ancaiz,şeriatın müsaade ettiği şey-Hukuka, kanuna uygun.
Kılıçdaroğlu’nun Meclis grubunda yaptığı konuşmayı medya, “Türkiye’nin gayri meşru bir anayasa ile yönetildiğini savundu” cümlesiyle duyurunca, bize de bayram öncesi yazımızın konusu gösterilmiş oldu. Şeker tadında olması arzumuzdur.
Önce şu durumu vurgulamalıyız. Maksadı her ne olursa olsun, Sayın Kılıçdaroğlu’nun “meşru” kelimesinin zıddını kullanarak, yani “Gayri meşru” diyerek meramını anlatmasının bir tek – ve bizi sevindirecek- yorumu vardır: Meşruluktan yana olmak, meşruluk hallerini istemek.
İşte bu noktada, Türkiye siyasetinde “meşru” kelimesinin hafızalara kazınırcasına kim tarafından nasıl ve hangi şartlarda kulllanıldığını bilmek mecburiyetindeyiz. Zira kelime bizimdir, peşinde olduğumuzdur, bizim hayatımızdır.
Demirel’in 2.ölüm yıldönümü günlerini yaşıyormuşuz. Takipcilerinden Yavuz Donat usta anlatıyor: Isparta’daki külliyesinin mermerine “Çare vardır ve bu çare demokrasinin içindedir.” Özdeyişini yazdırdığını.