Neredesin insanlık? Neredesin ey vicdan? Neredesin? Yüreklerimiz yanıyor, ciğerlerimizden kan damlıyor… Dünyanın gözü önünde Myanmar’da, Arakan’da eşi benzeri görülmemiş bir insanlık katliamı yaşanıyor. Gözlerini zulüm bürümüş Myanmar hükümeti ve bizlere sevgi, saygı, hoşgörü yutturmacasıyla sunulan bir öğretinin sahte yüzü Budizm’in vahşi katilleri Müslüman kardeşlerimizi hunharca öldürüyorlar. Yerlerinden yurtlarından ediyorlar… Çoluk çocuk, genç-yaşlı demeden üzerlerine kurşun yağdırıyorlar, kadınlara tecavüz ediyorlar…
Üstelik bunu yapan malum devletin en başındaki zata, bütün dünya bir araya gelip Nobel Barış Ödülü vermiş… Hangi hasletinden dolayı? Neyin bedeli olarak?
“Dua, dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu”
Elimizden, dilimizden, gönlümüzden dua etmekten başka bir şey gelmiyor… Çünkü dua bizim silahımız, çünkü dua bizim Müslüman kardeşlerimizle gönül bağımız…
Ey kahhar olan Allah’ım… Sen zalimlere geçit verme… Müslüman kardeşlerimize yapılan bu insanlık dışı vahşetin, akıtılan oluk oluk kanın dinmesi için ve bu zulme seyirci kalan, birlik ve dirlik noktasında bir araya gelmeyi bile doğru dürüst beceremeyen İslam ülkelerine feraset, basiret, dirayet nasip eyle. Bayram lezzetimiz, Arakan’daki Müslüman kardeşlerimize yapılan sistematik katliamlarla boğazımızda düğümlendi. Ciğerimiz yandı…