Fetullahçı Terör Örgütü’nun, yönetiminden öğretim kadrosuna, sınav komisyonlarından öğrencilerine kadar ele geçirdiği “askeri okullarla” ilgili yazıma bugün ara verip Bülent Arınç’ın, “FETÖ üyeliğinden” yargılanan damadı Ekrem Yeter hakkında, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi 22. Ceza Dairesi tarafından bire karşı iki oyla onanan beraat kararına değinmek istiyorum.
Yazıma bir soruyla başlayayım: FETÖ’nün en üst düzey 5 yöneticisiyle 766 görüşmeye dair HTS kaydınız olsa, FETÖ’nün kurduğu bir derneğin yöneticisi olsanız ve FETÖ elebaşının talimatı sonrası Bank Asya’daki hesabınıza para yatırsanız, üstüne FETÖ’cülerin yaptığı ev toplantılarına katılsanız, mahkeme huzurunda verilen tanık ifadelerinde, yer, zaman, konum bilgisi dahi verilerek FETÖ ile ilişkiniz anlatılsa başınıza ne gelirdi?
Yani, mahkeme ne karar verirdi?
Ben söyleyeyim, bunların yalnız biri veya birkaçı olsa, “FETÖ üyeliğinden” ceza alırdınız.
Ekrem Yeter için bunların hepsi var hatta fazlası mevcut ama o yargılandığı ilk derece mahkemesi tarafından beraat ettirildi, üst mahkeme olan istinaf mahkemesi de, bir üye hâkimin itirazına rağmen iki hâkimin oyuyla o kararı onadı.
O KARARI BEN VERMİŞİM GİBİ UTANDIM
Evet karar kesinleşmedi bir de Yargıtay aşaması var ama kararın basına yansımasından itibaren irtibatta olduğumuz 15 Temmuz şehitlerinin aile üyelerinden ve bazı 15 Temmuz gazilerinden aldığım telefonlar nedeniyle bu satırları yazmak, onlara olan borcumdu.
Bu karar hiçbirinin içine sinmiyor hele kararı dikkatlice okuyan avukat bir şehit yakınının, “Nedim Bey, beraat kararına ve yeni delillere rağmen beraat kararı hakkındaki onama kararının gerekçesine, ‘Bülent Arınç’ın damadı olduğu için beraatine’ diye yazmayı unutmuşlar” deyince, ne diyeceğimi bilemedim.