Yazıma, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Kurtuluş Savaşı’ını veren büyük Türk milletinin Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayarak başlamak istiyorum.
19 Mayıs 1919’dan başlayarak 9 Eylül 1922’de düşmanı denize dökerek bağımsızlığımız için can veren şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle anıyorum. O günlerden bu yana ülkemizin bağımsızlığı ve bütünlüğü için şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizin fedakârlıkları karşısında saygıyla eğiliyorum. Yurtiçinde ve yurtdışında terörle mücadele eden kahraman güvenlik güçlerimizin de Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum
Cumhuriyetimizin 98’inci yılına her zamankinden buruk giriyorum. Hâlâ iki üç gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan tezkere skandalını unutamıyorum.
Bugüne kadar Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermiş olan Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi ilk kez, tezkerenin çıkarılmasına sebep olan PKK terör örgütünün siyasi kolu ile birlikte “Hayır” oyunu nasıl verdi, inanamıyorum.
‘TARİHİ SORUMLULUK’ DEDİLER
Tezkere oylamasından daha iki gün önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, “Türkiye’nin güvenliği, yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalma ihtimalimiz varken daha önceki eleştirilerimizle birlikte ama İdlib konusundaki ağır tarihi sorumluluğu gözeterek bir karar vereceğiz” diyerek “Evet” sinyali vermişken, iki gün sonra HDP’lilerin tehdidi ile kararını “Hayır” olarak değiştirmesi akıl alır gibi değil.
Daha önceki “Evet” dediği tezkerelerin tamamında “Yabancı asker bulundurma” konusu varken ve hiçbir zaman gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeyecek bu konuyu bahane etmek, süresinin iki yıl bahanesi gibi yaşanan bu skandalı örtmüyor.