19 Ocak 2007’de suikast sonucu öldürülen gazeteci Hrant Dink cinayetiyle ilgili araştırmalarım Mahir Kaynak’ın, “Bir olay olduğunda faili kim olduğunu bulmak istiyorsanız, ‘olayın sonucu kimin işini yarıyor’ diye bakın.
Kimin işine yarıyorsa fail odur” sözü yanında, “Kim delil karartıyor, sahte delil üreterek fail yaratıyorsa gerçek fail odur” sonucunu çıkarmama sebep olmuştu.
Hrant Dink bir suikast sonucu öldürülmüş, katil ve azmettirenler yakalanmış, devreye giren istihbaratçılar kamera kayıtları dahil delilleri karartmış, kurbanın çevresine girmiş, tutanaklar, ifadeler, raporlarla “olağan şüpheliler” anlatılmış, ellerine de “Ergenekon” diye bir örgüt şeması verilmiş ve ortalığa bırakılmıştı.
Hrant Dink’in hakkını savunduğunu söyleyen sözde gazeteciler dosyayı okuyup gerçeği yazmak yerine “ön yargılarını, ideoloji ve egolarını” okşayan istihbaratçıların oyuncağı olmuştu. İstihbaratçılar onlara “dünyanın en akıllı adamları” olduğunu hissettirdikçe gerçeklerden uzaklaştılar.
Oysa sadece basit bir gazetecilik merakı gerçeği ortaya çıkarmaya yeterdi.