Faizlerde indirimin döviz kurunda yükselişe sebep olacağı, bunun da enflasyonu artırarak, yatırımı ve istihdamı olumsuz etkileyeceği uyarılarına rağmen, en geç 1.5 yıl sonra sandık başına gidileceği düşünüldüğünde, ekonomide yaşanacak rahatsızlıklar mutlak bir yenilgi anlamına gelir.
Hal böyleyken Cumhurbaşkanı Erdoğan neden bunun tersini yaptı?
Seçime gidecek bir hükümet, neden döviz kurlarında artışa sebep olacak böyle bir faiz politikasına yöneldi?
Nitekim, faizin düşürülmesi ve bu politikanın devam edeceğinin açıklanmasından sonra dolar kuru 18 TL’nin üzerine çıktı. Ürün fiyatları saatler içinde değişirken, akaryakıta üst üste zamlar yapıldı. Ekonomi bürokrasisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tecrübesindeki bir siyasetçi bunu öngörmemiş olabilir mi?
Ya da bu durumu sadece siyasi polemik konusu haline dönüşen “Nas”a bağlamak mümkün mü?
MGK BİLDİRİSİNE DİKKAT
Bu sorunun cevabı 25 Kasım tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisinde yazılı.
Bildirinin birinci maddesi, Türkiye’nin bekası ve PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadeleye ayrılırken, ikinci maddede ekonomi politikası ile ilgili şöyle denildi: “Türkiye’nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiştir.”
Bu maddedeki ekonomi üzerinden “sınamalar ve tehditler” ifadesine dikkat etmek gerekiyor.
TÜRKİYE’NİN KONUMU, ÖNEMİ VE GÜCÜ
Türkiye, son beş yıldır, sahip olduğu coğrafi, askeri ve siyasi stratejik avantajlarını kendi hak ve menfaatleri için kullanan...