Amerikalı gazeteci William Blum, “Amerika’nın en ölümcül ihracatı: Demokrasi”(2013) kitabının girişinde şunları yazar:
“Amerika Birleşik Devletleri dış politikasını anlamanın sırrı, bunun hiçbir gizli yanı olmadığını anlamaktır. İlke olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyaya egemen olmaya çalıştığı ve bu amaç uğruna her türlü yola başvurduğunu anlamak yeterlidir.
Bu anlaşıldıktan sonra Washington’un uyguladığı politikada görünürdeki tüm karmaşa, karşıtlık ve belirsizlik ortadan kalkar.
Bu egemenlik çabasını rakamlara dökmek gerekirse İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Amerika Birleşik Devletleri:
* Başka ülkelerde demokratik yollardan başa gelen 50’den fazla hükümeti devirmeye çalışmıştır.
* En az 30 ülkede demokratik seçimlere büyük çapta müdahale etmiştir.
50’den fazla yabancı lideri öldürmeye çalışmıştır.
* 30’dan fazla ülke halkının üstüne bomba yağdırmıştır.
* 20 ülkede halkçı ya da ulusalcı hareketleri bastırmaya çalışmıştır.
Toplam olarak, 1945’ten beri Amerika Birleşik Devletleri 71 ülkede saydığım eylemlerin birini ya da birkaçını gerçekleştirmiş, bunun sonucunda milyonlarca insanın yaşamını yitirmesine, milyonlarcasının acı ve çaresizlik içinde kıvranmasına ve binlerce kişinin işkence görmesine sebep olmuştur. Son zamanlarda dünyada olup bitenleri izleyen ve çağdaş tarih hakkında bir miktar bilgisi olan herkes büyük bir olasılıkla ABD dış politikasından nefret etmektedir.”
85 yaşında iken 2018 yılında vefat eden Amerikalı gazeteci, aynı zamanda 2000 yılında Amerika hakkında yazdığı “Haydut Devlet” kitabıyla da tanınıyor.
YENİ SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ
Yazıma Blum’dan alıntıyla başlamamın nedeni, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş ile artık yeni bir soğuk savaş dönemine girmiş olmamızdan. O yüzden, Blum’un kitabının kapağını açar açmaz sizi karşılayan, “ABD’nin dış politikasını anlamanın sırrı, bunun hiçbir gizli yanının olmadığını anlamaktır” cümlesi, geçmişi olduğu gibi geleceği anlamanın kestirme yollarından birisi. Sadece, Amerikan Başkanı ve yetkililerin açıklamalarını dikkatle takip etmek yeterli. Kitapta da anlatıldığı gibi Amerika bunu yaparken, “demokrasi, insan hakları, hukuk...” gibi kavramları gündeme getirecek. Hep “bir yerlere demokrasi götürürken” bombalama, darbe, sabotaj, katliam yapacak ve filmin sonunda en demokrat yine kendisi olacak, hep olduğu gibi...