Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelede “İN” benzetmesi, 2014 yılından beri özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sıkça kullanıldı. “İnlerine gireceğiz, inlerine girdik” denildi.
Kimileri FETÖ elebaşı Gülen’in yıllarca kullandığı Altunizade’deki FEM dershanesinin beşinci katındaki örgüt merkezine girildiğinde, kimileri FETÖ’cülerin gazete adı altında çıkardığı “Zaman” isimli paçavraya, kimileri FETÖ’nün para kasası Bank Asya’ya el konulduğunda aynı ifadeleri kullandı.
Bana sorulduğunda hep, “FETÖ’nün ini, ne dershanesi, ne bankası, ne de gazetesidir, FETÖ’cülerin ini mankurtlaştırılmış beyinleridir. Oraya girildiğinde inlerine girilmiş olacak” cevabını verdim. Ve nihayet bunu söyleyebileceğimiz bir döneme giriyoruz. Artık Türkiye Cumhuriyeti devleti hukukuyla, soruşturmalarıyla, araştırmalarıyla “FETÖ’nün ini” olan mankurtlaşmış beynine girmeyi başardı.
Bunu yazmamın nedeni şu; devletin soruşturma birimleri baştaTürkiye’deki FETÖ üyelerinin ne yaptığını geriden takip ediyordu. Bunda devlet içinde etkili konumdaki FETÖ mensuplarının bulunması yanında, mücadele için gerekli bilgi eksiklikleriydi; düşman tam olarak tanınmıyordu.
Bir yandan devlet içinde özellikle asker, polis gibi güvenlik bürokrasisindeki FETÖ temizliği kararlı biçimde devam ederken diğer yandan bilgi ile örgütün bir adım önüne geçilmiş durumda.
Yüzde 46’sı itirafçı