Tüm toplumun FETÖ’nün kanlı yüzünü görmesi 15 Temmuz darbe girişimiyle oldu. Fatura ağırdı; FETÖ’nün darbe girişimine tarihte eşine az rastlanır bir cesaretle karşı çıkanlardan 250 kişi şehit, 2 bin 200 kişi gazi oldu.
Bundan 10 yıl önce, 19 Ocak 2007 günü öldürülen Hrant Dink cinayeti bana Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kanlı yüzünü göstermişti. İnceledikçe Dink cinayeti dosyasını FETÖ’nün polisinin, ‘polis’, savcısının ‘savcı’, hakiminin ‘hakim’, gazetecisinin ‘gazeteci’ olmadığını söylüyordu.
Onlar FETÖ’cüydü, tek inandıkları Amerika’da yaşayan liderleri, tek aidiyatları örgütlerineydi. 2007 ve 2008 yılları hep bu konuda araştırma yapmak haber yazmak ve kitap hazırlamakla geçti. 2009 Ocak ayında ‘Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları’ kitabımın kapağında ‘cinayet’, ‘istihbarat’ ve ‘yalan’ kelimelerini kullanmam tesadüf değildi.
Gerektiğinde cinayeti yöntem, yalanı da en yıkıcı silah olarak kullanabiliyorlardı. Oysa yıllarca ‘cemaat’ diye bilinen FETÖ, o yıllarda kendisine, ‘Camia’ sonra da “Hizmet Hareketi” denilmesini istiyordu.