CHP’li Gürsel Tekin’in PKK’nın siyasi sözcüsü HDP’ye bakanlık verilebileceğine dair açıklaması 6’lı masayı karıştırdı.
En sert tepki de 6’lı masadaki ortağı İyi Parti sözcülerinden geldi.
Daha birkaç ay önce, “AKP ve MHP, HDP’yi şeytanlaştırdı” diyen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, dün kendi deyimiyle “HDP’yi şeytanlaştırdı”.
Akşener, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz. Bu hassasiyetimiz devam edecek. Parti yetkilileri konuyla ilgili, parti hassasiyetleriyle ilgili gerekli açıklamalar yaptı” dedi.
Oysa Akşener kısa süre önce HDP için şunları söylemişti:
“HDP şu anda Meclis’te temsil edilen, insanların oy verdiği, o oy verme neticesinde TBMM’de grup kurmuş, ondan sonra da grup başkan vekilliği, TBMM Başkan vekilliği olan başkanvekilinin Meclis’i yönettiği bir siyasi parti, sonuç itibarıyla Meclis’te varlığını sürdüren bir parti legal hukuk karşısında meşrudur.”
HUKUKİ-SİYASİ MEŞRUİYET
Akşener’i HDP için “HDP meşrudur” açıklamasından “Aynı masada olmayız” noktasına getiren şeyin adı hukuk değil siyasettir.
Hakkındaki kapatma davasında karar çıkana kadar işbirliği yapmakta hukuken bir meşruiyet sorunu var mı? Elbette yok.
Peki Akşener’in son açıklaması neyi gösteriyor; “hukuken meşru” olmakla “siyaseten meşru” olmak arasındaki farkı...
O yüzden şu an için aynı masada bulunmakta hukuken hiçbir engel olmamasına rağmen, siyaseten yan yana görünmek istemiyorlar.