Terör örgütü PKK’nın siyasi sözcüsü HDP, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin anayasa değişikliği hakkında bilgi vermek için yaptığı ziyaretten dört gün sonra yani 6 Kasım’da, Silopi’de ve Taksim’de, terör örgütü PKK’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne attığı “kimyasal iftira” için sokaklara çıktı.
HDP işte tam da budur; üzerine yemin ettikleri Anayasa’ya aykırı davranan, PKK terör örgütünün sözcüsü ve siyasi payandasıdır. Bırakın işbirliğini, HDP ile görüşmenin bile siyaseten nasıl zarar verdiği yapılan tartışmayla ortaya çıktı.
Gerek Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri gerek MHP Lideri Devlet Bahçeli, ziyaretin anayasa değişikliği ile sınırlı “olağan, doğru” görüşme olduğunu söyleseler de HDP’nin bunu PKK’nın kendisi için çizdiği siyasi perspektif ve stratejiye uygun kullanacağı açık.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı vurgusu, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin HDP’yi ziyaretinin yeni bir “açılım” anlamına gelmediğini gösteriyor.
MHP’liler açık biçimde, Cumhur İttifakı’nın ayakta durmasının da buna bağlı olduğunu söylüyor. Her iki taraf da bunu biliyor.
İKTİDARA ‘FAŞİST’, MUHALEFETE ‘YETERSİZ’
Hakkında somut delillerle kapatma davası bulunan, pazar günü bile PKK’nın TSK’ya attığı iftiranın propagandası için sokağa çıkan HDP, TBMM’de Adalet ve Kalkınma Partisi heyetiyle çekilen ve basına yansıyan fotoğrafı siyasi strateji için etkili biçimde kullanmaya kararlı görünüyor. Ziyaret ve çekilen fotoğraf da buna imkân verdi.
Nitekim dün, “Faşizmi kurumsallaştırmaya azmetmiş” diye tanımladığı Cumhur İttifakı’nın beklentilerini karşılamayacağını bilen HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, görüşme üzerinden asıl mesajını da muhalefete verdi; “...Baktığımızda tablo çok aydınlık görünmüyor. Kalıcı çözümler üretmekte gerekli iradeyi ortaya koymayan bir muhalefet blokuyla karşı karşıyayız... İktidarın neler yaptığını, yapmak istediğini her vesile ile anlatıyoruz. Ortada faşizmi kurumsallaştırmaya azmetmiş, sömürüyü ekonominin temeline oturtmuş, kutuplaşmayı ilke edinmiş bir anlayış var.”
PKK/HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçimine doğru giderken izlediği siyasi strateji ve perspektifinin ne olduğunu bu köşede birkaç kez yazmıştım.
O strateji HDP’ye değil, sözcülüğünü yaptığı terör örgütü PKK’ya ait. Hatırlayacaksınız, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 10 Ekim 2021 günü bir açıklama yaparak, “PKK terör örgütünün HDP’ye 15 gün önce gönderdiği belge var. Nasıl davranacağını, hangi adımları atacağını, siyaseti nasıl yapacağını, PKK’ya nerede bağlı olacağını ifade eden bir talimat metni” demişti.