Selahattin Demirtaş cezaevindeki zamanını, PKK’lı teröristleri üstü kapalı öven berbat hikâye kitapları yazarak geçiriyordu. Şimdilerde, senaryosunun yazımına katkıda bulunduğu sahte demokrasi tiyatrosunda rol alarak zamanını harcıyor.
2015’te olduğu gibi yine aklından “Türkiye partisi” olmak, “Türkiye açılımı” yapmak gibi sahte demokrat hikâyeleri uyduruyor. Birilerinin “edebiyat şaheseri” yaratmaya çalıştığı kitapları gibi son senaryosu da berbat.
Berbatlığı dil değil, içeriğin samimiyetsizliği ve ikiyüzlülüğünden geliyor.
T24 isimli internet sitesine yaptığı açıklamadaki şu sözleri başka türlü açıklanamaz: “HDP, PKK’nın uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir. PKK ile bir bağı yoktur...”
Kendisinin yalan olduğunu bildiği, HDP’lilerin bile inanmadığı bu sözleri utanmadan nasıl söyleyebiliyor, anlamıyorum.
Siyaset adına böyle bir yalanı söyleyen ucuz kişilik, çıkarı için her şeyi yapar.
PKK’YA TERÖR ÖRGÜTÜ DİYEMEZ
Demirtaş, bir cesaret gösterip, “Evet, PKK ile bugüne kadar bir ilişkimiz irtibatımız oldu ama bugünden itibaren PKK’yı bir terör örgütü olarak görüyor ve tüm ilişkimizi sonlandırıyoruz. Ayrıca PKK terör örgütüne karşı da hukuk içinde mücadelenin yanında olacağız” demedikten sonra söyledikleri berbat bir senaryonun parçası olmaktan öteye geçemez.
Peki bunları neden yapıyor?
6’lı masa için olmazsa olmaz koşul; PKK’nın siyasi ayağı HDP’nin desteği. Ama PKK ile ilişkisi masada tartışmalara yol açıyor. O yüzden bir plan devreye sokuldu.
Plan, CHP ile Ahmet Türk, HDP ve Demirtaş’ın aralarında yaptıkları işbölümü çerçevesinde yürüyor. 6’lı masadaki partilerin tabanlarındaki itirazları da yumuşatacak bir strateji ortaya kondu. Demirtaş’tan ve HDP’den PKK ile aralarında ilişki olmadığına dair açıklamalar istendi.
Bunun karşılığında 6’lı masa HDP’lilerin istediği “Kürt açılımı”nı, HDP’liler de “Türkiye açılımı”nı yapacaklar. 6’lı masayı yumuşatma işi de CHP’de.