Konkordato ilan eden 3 bini aşkın şirketin yüzde 75’ini
inşaat şirketleri, beton santralleri, yapı malzemeleri satanlar ve
hırdavatçılardan oluşuyor. Enerji şirketleri, sağlık kuruluşları,
temizlik, hayvancılık-besicilikle uğraşanlar, araç kiralama
şirketleri ve ayakkabıcılarla liste uzayıp gidiyor.
Ülkemizde ekonomik kriz değil, psikolojik kriz olduğu iddia edilse
de çok ciddi bir reel sektör krizinin içinde olduğumuzu, ticari
yaşamın bütün aktörleri biliyor ve iliklerine kadar bu krizi
yaşıyor. Hatta bu aktörler krizin daha başında olunduğunu, kışı
atlatmanın çok zor olacağının da farkındalar ve endişeleri de her
geçen gün artıyor.
Alacaklılarına ve özellikle bankalara olan borçlarını
ödeyemeyeceğini gören şirketler, ilk önceleri birer ikişer
konkordato talep ederken, artık haftada 50’şer, 60’şarlık gruplar
oluşturmaya başladılar.
Türkiye’nin tamamında şu ana kadar ticaret mahkemelerine konkordato
başvurusu yapan 3 binin üzerinde borçlu var. Bu liste üzerinde kısa
bir çalışma yaptığımda çok çarpıcı sonuçlarla karşılaştım. Listenin
yüzde 75’i inşaat şirketleri, beton santralleri, yapı malzemeleri
satanlar ve hırdavatçılardan oluşuyor.
Enerji şirketleri, devletten katkı paylarını 1 yıldır alamayan
sağlık kuruluşları, yine devletin teşvik primlerini ödemediği
hayvancılık ve besicilik ile uğraşanlar, temizlik ve hizmet işi ile
uğraşanlar, araç kiralama şirketleri ve son olarak da ayakkabı
sektöründeki şirketlerle liste uzayıp gidiyor. NEDEN ZOR
DURUMDA? İnşaat sektörü, 2002 yılının sonunda başlayan AKP
iktidarı döneminde altın çağını yaşayan ve dünyaya neredeyse
“İnşaata dayalı büyüme modeli’ni biz bulduk” dedirtecek durumda
iken; bir anda dibi boylayan bir sektör haline geldi. İktidar,
ülkemizdeki değişim ve büyümenin semb...