Pandemiyi geride bıraktık, enflasyon kasırgasına yakalandık. Üstüne üstlük Eylül 2021 ile Haziran 2023 arasında iktisat terminolojisinde artık yer almayan “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” tezini test ettik, yanlış olduğuna kanaat getirdik. Enflasyon yükselirken; bütün dünya faiz yükseltti, biz faiz indirdik. Sonuç; enflasyon düşmedi, kalıcı hale geldi. Nüfusun %60’ı yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşıyor. Bu dönemde yüksek enflasyona rağmen, düşük faizli krediye ulaşanlar zenginliklerine zenginlik kattı. Bu süreç, sermayenin ciddi bir şekilde el değiştirdiği ve sınırlı sayıda kişi ve grubun elinde toplandığı bir dönem olarak işlevini yerine getirdi. Artık orta sınıf yok! En üstekiler ve en alttakiler var.
Akla ve bilime aykırı denemenin en büyük kazananı da devlet oldu. Enflasyon nedeniyle yükselen matrahlar, 2020 yılı sonunda 833 milyar Türk Lirası olan yıllık vergi tahsilatını bu yılın sonunda yıllık 4 trilyon 270 milyar Türk Lirası’na taşıyor. Vergi tahsilat artışı, 3 yılın sonunda 5 kattan daha fazla artmış oluyor. Şirketler bu yıllarda enflasyon düzeltmesini de ertelenip, uygulanmayınca; fiktif kârlar edip, vergilerini ödediler, hatta bu kârları ortaklarına...