Bir, Bağdat’da yaşananlar ve Irak’ın kuzeyinde yaşanacaklar, yeni küresel jeopolitiğin Türkiye’ye sunduğu riskler ve fırsatlar manzumesinde ilk hayata geçecek öge gibi duruyor…
İki, yıllar içinde uzun uzun anlatıldığında intibak edemeyen görsel akıllar, belki kontrastlar üzerinden anlayabilirler; Cumhurbaşkanı Bağdat’ta artık eskisi gibi olmayacak Ortadoğu’nun imzalarını atarken, Almanya Cumhurbaşkanı Erdoğan dönene kadar ‘döner keserek’ bekliyordu…
Üç, On yıllardır ABD/İngiltere/İsrail’in zulmü altında inleyen bölgenin, milyonlarca vatandaşını kaybetmiş, hâlâ da bölünme tehlikesi yaşayan ülkesi Irak’ta çıkış ışıklarından biri yanarken, ‘kandiller’ sönüyor…
Dört, En dikkat çekici olan-ki, ‘fırsatlar ve riskler’ derken, Irak’ta fırsatı değerlendiriyoruz değil, fırsatı iyi yönetmeye soyunuyoruz, aksi halde riskler bekliyor anlamındadır-‘onların sessizliğidir’! ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail hatta Rusya’nın sessizliğini şu aşamada “kabullenme” sayabiliriz ama “sindirme” değildir!
Beş, Irak...