“Kurşun Trump’a sıkıldı ama Biden’ı vurdu” yazmıştık, zaten ‘zar zor yürüyen’ Başkan’ın siyaseten can çekiştiğinin işaretiydi, artık ölmüş bulunuyor…
Aslında, suikast girişimi gerçekleştiği an Biden’ın gideceği anlaşılmış olmalıydı! Biden’ın başkanlıktan vazgeçirilmesi, ‘seçimi nasıl kazanırız’ arayışının değil, ‘Trump’ı nasıl durdururuz’ korkusunun sonucu. İki yaklaşım arasındaki fark, ‘düzen üzerimize çöküyor, hepimiz altında kalacağız, artık her şey mübah” kararıdır. Biden yine direnseydi, azil de olurdu, dahası da olurdu!..
‘Kamala, Trump’la baş edebilir mi, sürpriz aday çıkar mı, hangi Demokratlar hangi adayı destekler, kaç para lazım’ gibi seçim sandığına el atan okumalardan evvel, ABD’nin “görünümüne”, çıkan kısmın özetine bakmak gerekiyor…
Dünya, ‘özgür dünyanın lideri’ ABD’ye baktığında ne görüyor? Açık zafiyet/savrukluk tablosu Kongre baskınından bu yana devam etti ve geldiğimiz nokta tarihi açıdan yine bir ilktir…
Artık Biden’a verilen oylar -verenler dahil- kimsenin umurunda değildir. Demokrasiyi, halkın iradesini umursamama halinin, önceki seçimlerden bu yana alenileştiğini tespit edebiliriz. İlk...