Nedret Ersanel Yeni Şafak Gazetesi

Ordu ve dış politika refakatinde ‘yeni enerji’…

‘BESA Center’a göre, -ki pek bilindik/etkili İsrail Think-Tank’ıdır-Şam’ın el değiştirmesinin ardından Ankara-Tel Aviv ilişkilerinin bir boyutu da şöyle… “Suriye’deki Esad rejiminin düşüşü, Türkiye’nin ülke üzerinden petrol ve gaz boru hatları inşa etme planlarını yeniden canlandırdı ve komşu devletler için bölgesel bir ‘enerji koridoru’ haline getirdi. Bu planlardan bazıları Arap-Körfez Devletlerine Türkiye üzerinden Avrupa’ya enerji ihraç etmek için daha uygun bir karayolu sunacak ve İsrail’in

15 Ocak 2025 | 0 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

‘BESA Center’a göre, -ki pek bilindik/etkili İsrail Think-Tank’ıdır-Şam’ın el değiştirmesinin ardından Ankara-Tel Aviv ilişkilerinin bir boyutu da şöyle…

“Suriye’deki Esad rejiminin düşüşü, Türkiye’nin ülke üzerinden petrol ve gaz boru hatları inşa etme planlarını yeniden canlandırdı ve komşu devletler için bölgesel bir ‘enerji koridoru’ haline getirdi. Bu planlardan bazıları Arap-Körfez Devletlerine Türkiye üzerinden Avrupa’ya enerji ihraç etmek için daha uygun bir karayolu sunacak ve İsrail’in benzer isteklerine meydan okuyacaktır. İsrail’in doğal gazını boru hattı aracılığıyla yeni pazarlara ihraç etmek için başka fırsatları da var ancak Türk planları, İsrail’in Yunanistan ve Kıbrıs ile ilişkilerini baltalama riski taşıyor. İsrail, bölgedeki yeni ekonomik fırsatların elinden kaçmaması için Suriye’deki ‘boru hattı oyununu’ yakından takip etmelidir”…

‘Türkiye neden bütün enerji yollarını istiyor’ (04/01) başlığı altında kabaca bir açılış yapmıştık bu konuya…

Körfez, Irak-Suriye, Azerbaycan-Kafkasya, Balkanlar-Doğu Avrupa, Ukrayna ve Kıbrıs-Akdeniz-hatta Kuzey Afrika miğferini birleştiren, buradan ‘enerji toplayıp, taşıyacak’, ‘bölgesel’ tarifinin en hacimli şebekelerini birleştiren bir ‘Türk Havzası’…

***

Tabii hayli karışık, binbir hesap/dengeyi kollamayı/yönetmeyi gerektiren, orta vadeli (5-10 yıl), kademeli bir süreçtir. İsrail-Gazze-Şam konjonktürü ile Rusya-Ukrayna savaşının bugün içinde bulunduğu şartlar da bu gelişmeye etki etti…

Irak’ta Barzani yönetiminin Kerkük de dahil petrol gelirlerine ortaklık için Bağdat yönetimine bir tür ültimatom vermesi de, Suriye’de Amerika korumasındaki terör örgütlerinin elindeki petrol kaynaklarının akıbeti de, ta ‘Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hattı’na yapılan Batı tipi sabotaj da, Türkiye-Irak arasındaki ‘Refah Hattı Projesi’ de, Azerbaycan-Ermenistan savaşı, Zengezur açmazları, İran çıkışlı enerji problematikleri de, hepsi dahildir…

Nihayet, savaş sürerken bile Avrupa’ya enerji taşımaya devam eden Avrupa’ya giden Rus hattının, Kiev yönetiminin anlaşmayı uzatmamasıyla 1 Ocak sabahı kesilmesi yeni kriz değilse de, yeni şartlar yarattı. Kriz yaratmadı çünkü Avrupa zaten bu kanaldan bağımlılığını yaklaşık yüzde 20’ye kadar azaltmıştı. Bugün ihtiyacın büyük kısmını ABD karşılıyor!

Hepsi birden Türkiye’nin Avrupa enerji kartını pekiştiren bir potansiyel yaratıyor. Bir ucu bu, diğer ucu yukarıdaki sıraladığımız harita…

Son olarak, Avrupa’ya doğalgaz sağlayan ‘Türk Akım’ boru hattına Ukrayna tarafından yapılan saldırı girişimi de-Rusya Savunma Bakanlığı’nın iddiası bu ve fail olarak, satıcı pozisyonunu korumak isteyen ABD’yi gösteriyorlar-enerji savaş ve rekabetinin boyutunu, aynı zamanda Türkiye’nin bu kulvardaki konumunu işaretliyor…

***

Enerji dosyası, küresel çekişme ve savaşların sebep-sonuç ilişkilerini açıklayan en stratejik başlıklardan birisi…

Biden’ın, başkanlık döneminin sonunda ABD karasularında petrol ve doğalgaz sondajına yasak getirmesi, Trump’ın göreve gelir gelmez bu yasağı kaldıracağını açıklaması, Grönland üzerinde gelişen ‘yeni kutup’ dinamikleri, Almanya’da yaklaşan seçimlerde iktidara gelmesi halinde Kuzey Akım hattını yeniden hayata geçireceğini vadeden AfD’nin yükselişi, Kıbrıs Rum tarafında yaşanan çok uluslu askeri yatırımlar, Yunanistan’ın Ege adalarını İsrail desteğiyle füze deposuna/duvarına çevirme planı, Türkiye ile yeni Suriye arasında olası deniz yetki anlaşmaları, hem Doğu’nun hem Batı’nın enerji tedarikçisi Körfez ülkelerinin kaygan zeminleri, Hindistan-Körfez-İsrail-Akdeniz-Avrupa hattı projesi, İran-Pakistan-Afganistan çizgisi, hepsi aynı dosyanın sayfaları…

Yani, Türkiye’nin Avrupa’ya gaz akışında neredeyse tek tabancaya yükselişi sadece bu hattın kendisiyle alakalı değil. Ortadoğu-Avrasya-Kafkaslar-Avrupa gibi ana jeopolitik levhaları bağlıyor. Yetmiyor, Çin-Rusya-ABD-Hindistan’ı, tüm süper güçleri Ankara üzerine daha çok düşünmeye teşvik ediyor. Bu bir kombin…

***

Türkiye’nin refahını etkileyen büyük kalemlerden ikisi enerji ve terördü. Hâlâ da ciddi etkileri bulunuyor. Ancak Ankara’nın bu iki kalemdeki temel kabulü, başlangıçta kendisinde bulunmayan “savunma” ve “enerji kaynaklarında” bağımsız kalma planıdır…

Savunma ihtiyaçlarında “neredeyse tamamen” diyebileceğimiz kadar, birincil enerji ihtiyaçlarında da “tamamen” dışarıya bağlı, bağımlıydık. Bu da ülkenin tüm “bağımsızlık” arayışlarına ağır tehdit oluşturuyor, politik gücü kırıyordu…

Savunma sanayindeki gelişmeler büyük oranda bu mecburiyeti savuşturdu. Bitmedi ama en azından “düşünce biçimimizi” değiştirdi. Yerlilik oranı arttığı kadar ihraç ürünleri ortaya çıktı…

Enerjide ise dışarı bağımlılık o kadar yüksek ve sınırlıydı ki, üretim arayışları yerine alımlarımızı farklı ülkelere dağıtarak riski azaltmaya çalışıyorduk. Bu politika da doğrudur ama özünde sadece yamadır. Sonuçta yeraltı kaynağımız yoktu veya bulamıyorduk. Ama petrol ve doğalgaz aramalarında elde ettiklerimiz merhem olmaya başladı…

Daha önce Türkiye’nin enerji perspektifinde hiç bulunmayan çıkış kapıları açmak, örneğin, yurt dışında, çok uzaklarda fiilen enerji aramak/üretmek, ülke topraklarında nadir element arayışlarına girişmek, nükleer santraller için kol sıvamak, LNG yatırımları, arama gemileri satın almak ve yapmak, hepsi paradigma değişikliğidir…

Bugün de ‘tamamen bağımsızız’ diyemeyiz. Fakat enerjinin haritalandırdığımız coğrafyalardan toplanması ve dağıtılması/satılması bu kritik açığı tamamen giderebilir. Özünde; almak ile dağıtmak arasındaki fark, karşılıklı bağımlılık yaratıyor ve sadece “alan el” konumundan sıyrılıyorsunuz. Enerjinizin kesilmesi tehdidi, karşı tarafın da yaralanacağı bir dengeye, alış-veriş mahkumiyetine dönüşüyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ordu ve dış politika refakatinde ‘yeni enerji’… 15 Ocak 2025 | 381 Okunma Başlangıç: Öfke dönemi… 11 Ocak 2025 | 416 Okunma Bir ayrıntıda kaç şeytan gizlenebilir? 08 Ocak 2025 | 403 Okunma Türkiye neden bütün ‘enerji yollarını’ istiyor? 04 Ocak 2025 | 1.180 Okunma Neden bütün savaş uçaklarını istiyoruz? 01 Ocak 2025 | 649 Okunma