3’üncü büyük savaşa güle-oynaya gittiğimiz söylenemez ama ‘vurdum-duyar’ olduğumuz da iddia edilemez herhalde…
Türkiye için de söylemi-yorum; bütün ülkeler konuşuyor, kimse birbirini duymuyor. Bu halleri biliriz; ilk bomba düştüğünde o sis bir anda dağılır, ‘ışık’ olur, oraya doğru yürürsünüz. Yani savaşın ‘kafası sonra gelir’!..
İlla topyekûn kül olmak şart değil. Dünyanın farklı bölgelerinde ama birbirine bağlı/ilişik savaşlar da 3’üncü savaş demektir. Yıkımı eş olur. Çünkü küresel ve eş zamanlı savaşlar silsilesi ile klasik manada Dünya Savaşı’nın şartları artık aynı ve mevcut…
Bir, ekonomik şartlar fazlasıyla var. Cari gerilimlerde hatta pandemi döneminde birbirlerinin malına/parasına çökmeyle başlamışlardı. Şimdi ittifaklar içinde haraç kesmeler başladı. Başta ABD olmak üzere, ekonomik balonların patlayacağına yemin edip, ‘2025’ diye tarih veren çok ekonomist var. Makro/temel parametre grafiklerini burnumuza dayayıp, “savaş demek bu savaş” uyarmaya çalışıyorlar…
İki, askeri gerginlik; mebzul miktarda. Ukrayna ve Gazze taraf ülkeler kadar bölgenin, dünyanın canına okuyor. Yayılma risklerini...