15 TEMMUZ’un sene-i devriyesi kutlanmakta. Evet, bu bir kutlama. Çünkü 15 Temmuz, sadece darbe girişiminin olduğu bir gün değil. Türkiye’nin darbeler tarihinde eşi benzeri olmayan bir hürriyet ve memleket savunmasının tarihi.
Savunma olur da şehitler olmaz mı? Elbette var, şükran duygularının, duaların başköşesinde yaşayan.
Savunma olur da gazi olmaz mı? Var, kıymetleri yeterince bilinmeyen, “Tamam kardeşim devleti kurtardın, hadi şimdi yoluna git” denilen.
Savunma olur da hain olmaz mı? Var. Darbe girişiminin direksiyonunda oturdukları halde, “Biz yapmadık, kedi yaptı” halleriyle hâlâ inkâr, hâlâ yalan peşinde koştuklarını görebildiğimiz adamlar, FETÖ’cüler.
ABD ve Almanya gibi ülkelerin, “Darbe girişimini FETÖ’nün yaptığına ikna olamadık” yollu açıklamalarını kullanıyor, darbe girişiminin Fethullah Gülen’e bağlı kimselerce yapılmadığını, tiyatro olduğunu, bizzat Erdoğan tarafından yapıldığını iddia edebiliyorlar. Ülkenin darbeden kurtarılışının birinci yıldönümünde hâlâ kafaları karıştırabiliyorlar.
OHAL şartlarını, KHK’ları eleştirebiliriz. Darbede rol oynamamış, oynaması mümkün olamayacak kimselere karşı yapılan her haksızlığın hak iddiası olarak geri döneceğini hatırlatabiliriz. Ama bütün bunlar 15 Temmuz hain darbe girişiminin lokomotifinin legal görünümlü illegal yapı olduğu gerçeğini değiştirmez. TSK’nın geçmişindeki darbeler son darbe girişiminin komutasında FETÖ olduğu gerçeğini gölgede bırakmaz.