Rus savaş gemisi Caesar Kunikov’un İstanbul Boğazı’nı güvertesine konuşlandırdığı “atış pozisyonu almış” askerle geçmesi pek çok tartışmaya neden oldu. Askerin omzuna dayadığı ve hafifçe havaya doğrulttuğu Strela-2 tipi silah, alçak irtifadaki uçak ve helikopterleri vurmak için kullanılıyor.
Ruslar “Vururum ha” tehditleriyle yetinmiyor, bunu “atarım” ile şeddeliyorlar. Rusya’da ikamet eden Türk vatandaşları kötü muamele görürken ve İstanbul Boğazı kendisine doğrultulan Rus silahını konuşurken Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alanya’da ikamet eden Ruslara “Müsterih olun”diyordu. “Halklar arasına nifak girmesine izin vermemeliyiz” diyor, Türkiye’de yaşayan ve tatile gelen Rusların güvencesinin tüm Türkiye halkı olduğunu söyleyerek Ruslarla fotoğraf çektiriyordu.
Gazetelerde çok önemli bir haber olarak bile görülmedi bu tenakuz.
Çünkü Türkiye böyle bir ülkeydi. Ve nasıl desek, Rusya da “öyle” bir ülke.
Tam da bu nedenle olsa gerek, Strela-2’li asker manzarasının bende yarattığı ilk duygu küçümseme oldu. Pazıları ile hava atan adamın çantasından düşen protein tozu gibi geldi bu fotoğraf. Putin’in güç gösterilerinin yaydığı radyasyona epeydir maruz kaldığımızı fark ettim. Bünyenin doz aşımına bağışıklık kazandığını da.