Türkiye Özgecan Aslan ismini acı ve dehşet içinde ezberledi. Ekranlarda görüntüsü belirdiğinde gözleri doldu. Ailenin acısına ortak oldu. Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’ın yaşadığı acıyı bağrına basıp insanlığa beslediği umudu sürdürme gayreti hepimizin içine işledi.
Özgecan uğradığı hunharca saldırının ve ölümünün ardından kadına yönelik cinsel şiddetin ve kadın ölümlerinin sembolü oldu, hatta ismi bir yasaya verildi.
Özgecan’a tecavüz etmeye çalışan, başaramayınca öldüren, “Yüzümü tırmalamıştı, DNA tespiti yapılır diye kestim” dediği ellerini vücudundan ayırdıktan sonra genç kızın cansız bedenini ateşe veren Ahmet Suphi Altındöken, suç delillerini ortadan kaldırmasına yardımcı olmaya çalışan babasıNecmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe cezaevine girdiler.
Olay olduğu günlerde bu köşeden, sınırlı sayıda suç tarifine matuf kalmak şartıyla, bu gibi olaylarda en makul cezalandırmanın idam cezası olduğunu yazdım ve ilerleyen teknoloji ve laboratuvar teknikleri dolayısıyla failin tam olarak tespit edilebildiği durumlarda idam cezasının en iyi infaz yolu olduğu düşüncemi belirttim.