Daha önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları verilen, istinaf mahkemesi tarafından da cezaları onanan Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın cezaları Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Yargıtay iki yazarı da örgüt hiyerarşisi içinde görmedi, cebir ve şiddet yoluyla hükümete ve meclise darbe yapma suçu işlememişlerdi. Mehmet Altan beraat ederken Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Sosyal medyada günlerdir söz konusu tahliyelere karşı zehir zemberek paylaşımlar yapanlar kusura bakmasın ama Altan'ın ve Ilıcak'ın yanlışları, sizin/bizim de adaletin yanlış tarafında durmamızı gerektirmez. Ayrıca Türk hukuk tarihinde ilk kez uydurulmuş olan "Darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulunma" suçunun giderinin de ederinin de bu kadar olması doğal. Yine de sürprizdi. Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı yargı paketinin bazı olumlu tesirleri olacağını tahmin ediyor olsam da Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan'ın tahliyesi benim için de henüz beklenebilecek şeyler arasında değildi. Ben özellikle Nazlı Hanım'ın tahliye olmasına memnun oldum. Elbette Nazlı Ilıcak'ın 17-25 Aralık'tan 15 Temmuz'a gelene kadar pek çok yanlış açıklama yaptığını, Anti Erdoğancılık yapma adına hakikati zorladığını düşünüyorum. Ama, 1) Bunu yapan sadece Ilıcak değildi, şu an yerli milli ve ittifak ortağı olan bir partinin 17-25 Aralık sürecindeki tavrını hatırlıyoruz 2) Ilıcak geçen yıl Cumhurbaşkanı nezdinde milletten de özür dileyen bir mektup yazmış ve Erdoğan'a göndermişti, mektup yakınlarda medyaya sızmıştı 3) Ilıcak fazlasıyla yanlış açıklamalar yapmış olabilirdi ama 'açıklama yapma'nın karşılığı meclisi bombalayan ve bombalama emrini verenlerle aynı cezaya mahkum edilmek, ağırlaştırılmış müebbet filan olamazdı, olmamalıydı.